Nisan ayı çok şeylere gebedir.
Amerika Dışişleri Bakanı da geliyor adaya.
Kerry’in adaya gelecek olması, Amerika’nın Kıbrıs meselesine olan ilgisinin ne denli büyük olduğunun bir göstergesidir.
ABD’nin Lefkoşa Büyükelçisi John Koenig’in de açıkça söylediği gibi Amerika artık Kıbrıs sorunu ile Başkan Obama ve Dışişleri Bakanı seviyesinde ilgeleniyor.
Koering, “Çözümün eşiğindeyiz!” diyor.
Bu yıl yada seneye çözüm olası diye ekliyor.
Amerika şimdiye dek bu sorunla bu denli açıktan ilgilenmedi.
Ve Amerika bu denli ilgiden sonra bu işi ucu açık olarak bırakmaz.
Bırakmaz çünkü şu küçücük adadaki sorun nedeni ile yanıbaşındaki Birleşmiş Milletlerin kaç kez mahçup duruma düştüğünü görmüştür.
Bu denli ilgiden sonra kendisinin de aynı duruma düşeceğine kimse ihtimal vermesin.
Peki ama niye bu denli ilgi?
Çünkü Amerika Ortadoğu ve Doğu Akdenizde ipin ucunu kaybetmek istememektedir.
Türkiye, İsrail sürtüşmesi bir süreden beri devam etmektedir.
Amerika güvendiği bu doslarının ve özellikle de Türkiye’nin bu hallerinden endişe duymaktadır.
Ada etrafındaki hidrokarbon yataklarının da gündeme gelmesi ile ada için yeni jeostratesilerin oluşturulması gerekmektedir.
Bu yeni stratejinin ana hatlarıda giderek belli olmaktadır.
Amerika bölgenin gözetimini ülkelerden ziyade daha kurumsal bir hale getirmek istemektedir.
Son gelişmeler belli etmiştir ki Amerika bugünkü Türkiye yönetiminden memnun değildir.
O kadar ki Amerika nerdeyse bir referanduma dönüşen Türkiye yerel seçimlerine CIA aracılığı ile sürekli müdahele etmiştir.
Bakmayın Sayın Erdoğan’ın olanları, tapeleri Gülen Hoca’ya mal etmesine.
Bu denli e-istihbarat öyle Hoca’nın işi olamaz.
Bu olsa olsa Amerika’nın işidir.
Gel gör ki bunu söylemeye Ankara Yönetiminin dili varmıyor.
Olay Erdoğan’a gözdağı vermektir.
Erdoğan ya tekrar Amerika ile dost olmanın hakkını vercektir yada gözden çıkarılacaktır.
Vaziyet budur.
Bunun için Amerika bölgeyi NATO’ya bağlamak istemektedir.
Bunun için de Amerika, Kıbrıs’ı da NATO’ya sokarak, bölgede Kuzeyden Güney’e bir NATO hattı oluşturmak istemektedir.
Bu şekilde de bölgeyi tek bir yada iki ülkenin korumasından çıkarıp, kurumsallaştırarak, NATO’ya bağlamak istemektedir.
Amerika böylece bölgenin sorumluluğunu da yalnız Türkiye ve İsrail ile değil AB ile de paylaşmak istemektedir.
Yeni dünya düzeninde AB’de elini taşın altına koymalıdır.
Evet Amerika’nın yeni Kıbrıs stratejisi bu.
Ve bu stratejiye göre de Kıbrıs meselesi behemahal çözülmelidir.
 
**************************
Anlayacağınız dönülmez bir yola girilmiştir.
Kerry’nin gelişi, Koenig’in Kıbrıs sorununun çözümü için tarih ve zaman bildirmesi bunun içindir.
Bu gidişatı öyle ELAM gibi fanatik ve ırkçı organizasyonların ufak tefek eylemleri ile önlemek mümkün değildir.
Barış süreci işlemektedir ve planlanan hedefe de varmak üzeredir.
Bu yolda karşı çıkanlar da Amerika’nın öfkesi içinde eriyip gidecektir.