"Ölür müyüz? Biz ki, insanlığın geleceği için kavga vermişiz. Ve dahi binlerin, milyonların
kalbine girebilmişiz, hiç ölür müyüz?"
Börklüce Mustafa'nın son sözleri 
Sene 1419, Ayasluğ, bugünkü Selçuk.
Çift hörgüçlü deve, Ayasluğ sokaklarının kuru toprağında toynak izlerini bırakarak oynak, ağır adımlarla yürümektedir. Devenin üzerindeki çarmıha çivilenmiş çırılçıplak adam, başı yana düşmüş, etleri lime lime, kan revan içindedir. Aheste aheste salınarak ilerleyen devenin hörgücüne oturtulmuş; bir o yana, bir bu yana salınmakta olan adamın uzun, kırçıl sakallarından sızan kan öğlen güneşinin ısıttığı kızgın toprağa karışmaktadır.
Devenin iki yanında yürüyen kılıç kuşanmış, şalvarlı, mintanlı çığırtkanlar vardır. Ellerinde borazanlarla ahaliyi, sultana başkaldırmış bu isyankâr, bu itaatsiz, bu çulsuz adamın perişan akıbetini, ibret-i âlem olsun diye toplanmaya çağırıyorlar.
Adı Börklüce Mustafa'dır.  
O bir Türkmen Alevi'si, bir halk önderi olarak haksızlığa ve eşitsizliğe karşı Osmanlı Sultanlarına başkaldırmış, Anadolu'da büyük köylü isyanlarına önderlik ederek Sultan'ın ordularını Karaburun'da iki kez mağlup etmiştir. Karaburun'da, Sultan Mehmed'in ordularının dört yandan kuşattığı üçüncü savaşını kaybederek sarayın efendilerine meydan okumanın bedelini hayatıyla ödemiştir. Börklüce'nin binlerce müridi, gözlerinin önünde "iriş dede sultan iriş" nidaları arasında vahşi yöntemlerle katledilmiştir. Fikrinden dönmesi için Börklüce Mustafa'ya türlü işkenceler yapılmış, işe yaramayınca da öldürülerek cesedi çarmıha çivilenmiş halka ibret olsun diye Ayasluğ sokaklarında dolaştırılmıştır… 
Şeyh Bedrettin, Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal…
600 yıl önce Anadolu topraklarında bir büyük ütopyanın peşinden yalın kılıç ölüme yürüyenler.
Osmanlı idaresinin yönetimi ve fahiş vergilerinden hoşnutsuz olan köylüleri, yoksul dervişleri etrafına toplayarak; toprağı ortaklaşa işleyip, hasadı ortaklaşa gerçekleştirmek, tasada ve kıvançta bir, dertte ve devada hep beraber olabilmek amacıyla büyük bir köylü hareketi ve isyanının örgütleyicileri onlar.
Din ve mezhep, ırk ve dil ya da mevki ayrımı yapmadan. "Yârin yanağından gayri her şeyde, her yerde, hep beraber" olabilmek istediler.
En sonunda "mübalağa cenk olundu."
Yenildiler… 
Sene 2022 İzmir Alsancak
Bahçeye çıkıyoruz, Makine Dairesi'nin bir tarafında kütüphane, diğerinde modern tuvaletler. Hepsi tam erişebilir. Ortadaki meydanda sıra sıra dizilmiş stantlar, üzerinde poster ve bildiriler, tarih ve felsefe kitapları; etrafında kadınlı erkekli kalabalık, etik ve sosyoloji söyleşileri. Üzerlerinde serin bir rüzgâr, içinde Bedrettin'den, Börklüce'den, Torlak Kemal'den fısıltılar.