kimse bize tarih yazmasın
tarihi biz yarattık
ilk biz eğirdik yünü ipeği
ilk biz ektik buğdayı pamuğu tütünü
ilk biz
ekini un eyledik ilk biz
nar gibi
kızarttık sevdanın bir de emeğin hamurunu
çamuru ilk biz kardık samanla ilk odayı biz
ve koyup yüreğimizi yanyana evi biz
çocuk bizdik ilk annesi ve babası abisi amcası ablası halası ilk biz
arkadaşlık gülen gözlerimizdi birbirimize çıkarsız ve hesapsız
yaşadık yıldızların altında ve üstünde toprağın
Eğrilmiş ilk ipek, ilk yün ve pamuk
ve boy vermiş başaklar
elele verdik yürüdük dünden yarına
gündeyiz
Üzüm katıp toprağın sofrasına ve ekmeğin
bir de peynirin zeytinin yanıbaşına
mahirdir ellerimiz
yoğurt çalar sütten
ve açar bağrını yağmura
yundukça can verir güne güle
Bir de elma soymak için (sırf onun için)
çifte su verir çeliğe
sapı gül dalı demiri elma kokan
bir bıçak taşırız zulada gün gele
gün devrile ay yıl zaman devran devrile
Okunmuş su vermeli güle ve azadlık
bülbüle
bir de serçeye
küçük bir kuştur kuşlar içinde
yazmaz adını tarih kitapları
yurdu masallar diyarı
kaçmış en eski masalından insanın da konmuş dalına
ağacın
Ağaç
Ki kökleri göğsün toprağındadır kökleri saçların
Salmış pamuklarını dallarına yaprak misali
Gel ve kal
dalıp yerin göğün enginine derinine
Nar- ı Beyza dedik kem gözle bakmamış
kirlenmemiş
içimize.
Gün
Manadır
uçurumda açar
çiçeklerimiz