Hakkında yazmak istediğim için bir süredir masamda duran bir albüm-kitap var: “Tarihsel-Belgesel Tiyatro Oyunlarıyla Uğurlar Olsun Kıbrıs’ın Mavi Pencereli ‘Eski Hikayeleri’ Yazılsın Dostlukla ‘Yenileri.’" Yazarı Sevil Emirzade!
128 sayfalı albüm-kitabın başında yazar Sevil Emirzade’nin Giriş’i ile değerli dostum Prof. Dr. Oğuz Karakartal’ın, kitaba artı değer katan “Sunuş” yazısı var. Sayın Karakartal, kitap yer alan oyunları edebiyat bilimi çerçevesinde güzelce irdelemiş. Onun “Sunuş”unu okuyan bir kişi, tiyatro türü bağlamında kitabın içerik ve yazınsallığı konusunda yeterli bilgiye ve olumlu “algı”ya sahip olabiliyor.

***

Yukarıda belirttiğim gibi, “Tarihsel-Belgesel Tiyatro Oyunlarıyla Uğurlar Olsun Kıbrıs’ın Mavi Pencereli ‘Eski Hikâyeleri’ Yazılsın Dostlukla ‘Yenileri’"nde, altı oyun var. Her oyun, yakın tarihimizden bir kesit sunuyor ve o kesit döneminin resimleriyle birlikte verilmiş. Yani bol resimli bir kitap! Albüm-kitap dememin nedeni bundan!
İlk oyun “Bedel - Eksik Olsun, Beytambal Kalsın İngiliz’in Aylığı-” adını taşıyor ve Özker Yaşın’ın, çok iyi bildiğim “Katırcı Ahmet’in Hikâyesi” adlı şiirinden esinlenerek yazılmış. 1. Dünya Savaşı’nda, ekonomik sıkıntıların dayatmasıyla İngiliz’e paralı asker olma konusu işleniyor.
İkinci oyunun adı, “Batmayan Güneşin ‘Karanlığında’ - İlk Siyasi Liderimiz M. Necati Özkan!” Adı üstünde, yakın tarihimizin önemli ve belirleyici bir figürünü, demokratik bir tabana dayalı ilk siyasal lideri olan Necati Özkan’ı anlatıyor. 
Üçüncü oyun “İsyan -Öncesi ve Sonrası-” adını taşımakta olup konusu 1931 Rum İsyanı!
Dördüncü oyun “Muhtıra -Uygulanırsa Kıbrıs’ta Öyle Bir Barış ki… Sonsuza Kadar-” ve konusu Dr. Fazıl Küçük’ün 1940’lı yıllardaki siyasal örgütlenme çabası!
Beşinci oyun “Keşke Hiç Yaşanmasaydı” Kanlı Noel’e giden süreci, Beşinci oyun “Katerina’nın Mavi Pancurları ve Eleni Teyze’nin Notları” Kanlı Noel sonrasını anlatır.  

***

Ben, esas olarak Sevil Emirzade’nin kitabının iki yönü üzerinde durmak istiyorum.
Kıbrıs Türk Edebiyat Tarihi’nde “Yenileşme” dönemi, 1875’te -o sıralarda Mağusa’da sürgünde olan Namık Kemal’in etkisi ve yönlendirmesiyle- Mağusalı Hasan Nef’i’nin yazdığı Felâket oyunu ile başlar ve tiyatro türünün Kıbrıs Türk Edebiyatı’nda yol alma süreci yaşanır. Hem bolca oyun yazılır, hem bolca sahneleme yapılır. Hatta Mustafa Kemal önderliğindeki kurtuluş hareketine destek için tiyatro araç olarak kullanılır. Köylere kadar uzanan bir tiyatro geleneği bile oluşur. Kendi köyümde de böyle bir tiyatro geleneği vardı ve -başta Hikmet Afif Mapolar’ınkiler- oyunlar sahneleniyordu. Benim ilk yazarlık serüvenim de –İngiliz’le başımı belâya sokan- bir oyun yazarak başlamıştı.
Sayın Oğuz Karakartal’la birlikte, Nihal Ağan’ın asistanlığında yayıma hazırladığımız beş ciltlik Kıbrıs Türk Edebiyat Tarihi’nde tiyatro türü, Dr. Hüseyin Ezilmez’in çok güzel/yetkin çalışmasıyla yer aldı.  Ne yazık ki önemsenen ve eserler verilen tiyatronun -özellikle- oyun üretme yönü giderek zayıfladı. Ezilmez’in çalışmasında da bunu görmek mümkün! Bundan dolayıdır ki Sayın Sevil Emirzade’nin oyunlar yazması ve bu oyunları kitaplaştırması sevindiricidir. Sırf bu yüzden bile kendisine teşekkür borcumuz var.
Sayın Sevil Emirzade’nin kitabının, üzerinde durmak istediğim ikinci yönüne gelince….
Beni okuyanlar, ısrarla toplumsal bellek konusunu ne denli önemsediğimi bilirler. Ne yazık ki bu ülkenin birçok yaşanmışlığı doğru dürüst kayda geçilmedi, edebiyata yansımadı ve toplum belleğine taşınmadı. Sayın Emirzade, bilgilerin zamanında edebiyatımızda öyküler-şiirler-romanlarda yer almadığından ve tiyatrolaştırılmadığından yakınır ki yerden göğe haklıdır.
Bundan dolayıdır ki toplum belleğini besleyen her şey, bu bağlamda her yazılı eser ilgi alanımdadır. Bu yöndeki her çalışmayı teşvik eder, yardım/destek istenirse esirgemem ve yapılan çalışmayı göz ardı etmem. Sevil Emirzade, yakın tarihimizden kesitleri inandırıcı biçimde tiyatrolaştırarak ve edebiyata yansıtarak, tam da benim savunduğumu gerçekleştirdi. Üstelik eserinin İngilizcesi de yayımlanarak, daha geniş bir alana yayılması olanağı yaratıldı.

***  .

Tiyatro eseridir, okunmak için değil, sahnelenmek için yazıldı diye düşünülmesin Sevil Emirzade’nin kitabı için! Tarih değildir elbet ama tarihsel ve belgeseldir. Çok rahatça ve zevkle okunabilen metinlerdir kitaptaki oyunlar! Anlatılan her tarihsel kesit, dönemin resimleriyle zenginleştirerek güzel yansıtılır. Yazarın kendi deyişiyle, ‘sahnelemek veya okunmak için yazılan tiyatro’ anlayışları birleştirilir.
Sözün kısası, Sevil Emirzade yakın tarihimizi, tiyatro aracılığıyla güzel anlatır eserinde! Hem de “siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan pek gündeme getirilmemiş, fakat başımızdan geçmiş olan çarpıcı ve hatta üzücü yaşanmışlıklara tanık” olmamızı sağlayarak! 
Sevil Emirzade’yi hem kutlarım, hem böyle bir eseri/altı tarihsel-belgesel oyunu yayın dünyamıza, edebiyat/tiyatro tarihimize ve toplum belleğine kazandırdığı için tüm içtenliğimle ona teşekkür ederim.
İlgi duyanlara da kitabı muhakkak edinmelerini, okumalarını ve okutmalarını öneririm.