Her afetin, her felaketin arkasından çekilen bunca acı ve gözyaşlarından sonra konuşulanların genel bir özeti olur her zaman. Popülizm... Seçim kazanmak ve koltuklara yerleşip yan gelerek keyif çıkarmak için ve seçimi kaybedenlere sadistik bir zevkle nanik yapmak için Devlet icraatını suistimal etmek...
En başta yapılan hata ki şahsen bu hata değil bir ahlaki zaaftır... Yasa tanımamak... Yasaları pas pas gibi çiğnemek...
Yasaları görmezlikten gelmek. Veya ne olacak canım diyerek güya yasa yerine kararlar almak... Emirnamelerle oyuncak gibi oynayarak sırf halka şirin gözükmek için gelecekte vuku bulacak tehlikeleri hesaba katmadan, sorumsuzca kararlar almak.
Aklı kıt ve çıkarlarının kölesi olmuş mühendis ve/ veya Müteahhit takımına kendilerini kaptırmış politikacı müsvetteleri... Kim bilir yapılmakta olan yolsuzlukların parasal karşılığı ne kadar... ve bunca suç ve günahlara ne kadar ortaktırlar.
Yuh olsun kendilerine... Haram olsun yediklerine... Buna tek bir sözcükle hiyanet derler.
İşte dağ gibi ortada duran yığınla enkaz... İçerisinde hayata veda etmiş nice insan ve hayvan cesetleri. Beytanbal (Beytül mal) kalsın yedikleriniz yuttuklarınız...
Be hey doymazlar... Açgözlü hak yeyicileri. Nerdeyse geride bıraktığınız binlerce yıkık binalarda vaktiyle yaşamış zavallılar yüz bine ulaşıyor... Ama ne çare. Sizin gibi ruhsuzlara ne.
Sizin hala aklınız önünüzdeki seçimlerde. Bundan sonra da bu zavallı halka vurabileceğiniz volelerin hesabını yapmaktasınız bıkmadan usanmadan... Belki de elinizde kağıt kalem... Ama merak etmeyin yukarda Allah var. Bir gün akibetinizin beş beter olacağı kesin.
Yok imar affı ilanı yok imara yasak bölgelerde imar izinleri... İşte harabeler... Duruşlarından belli… Bakıyoruz bir sürü yıkık konutlar arasında namus timsali sapasağlam ender binalar size hesap soruyor.
Bre hak yeyici açgözlü, hırsız ruhlular. Yeri geldiğinde sıkı sıkı dine Allaha sığındığınızı ima ederek herkesi dinsiz, imansız gösteriyorsunuz. Halbuki gerçek dinsiz imansız olanlar sizler.
Bu yüz bine varan depremzede zavallı insanların günahını nasıl vicdanınızda hazmedebileceksiniz. VİCDAN denilen duygu insanda olur. Siz nesiniz?
Suçlusunuz... Hem de günahkar suçlu... Hiç değilse imar izni verdikten sonra bile günahlarınızı hafifletmek amacıyla denetleme yetkilerinizi kullanmış olsaydınız. Onu da yapmadınız.
Utanın desem utanacak yüzünüzün olmadığından eminim.
O HALDE BÜTÜN KALBİMLE ALLAHTAN BULUN demekle yetineceğim...