Teoman ERSÖZ
İnsanlığın tarihi ile başlar
köleliğin tarihi.
İnsan olan her yerde kölelik de var,
köleler de...
Ortam koşullarına göre
işlevleri de olur kölelerin.
Zaman olur bir meslek olur kölelik.
Örneğin kürekçi olurlar gemilerde.
Kimileri çiftliklerde yaşarlar.
karın tokluğuna tarımsal işlerde
çalıştırılırlar.
Orta çağın Feodal toplumlarında.
Toprak ağaları çiftliklerinin en ağır işlerini
kölelere yaptırırlardı o devirlerde.
Bildiğimiz işçiler gibi değildi köleler.
İşçi hakları da yoktu bu yüzden.
Onlar mal denginde sayılır iktisat dilinde,
Alınıp satılırlardı mesela.
Hatta üzerinde çalıştıkları toprakla birlikte...
Gerektiğinde ya satılır,ya da bağışlanılırlardı
başkalarına....
Onlar çiftliklerde
hakir görülürlerdi her zaman.
Çiftliklerin hayvanları bile
kölelerden daha değerli idiler.
Zaman zaman kırbaç zoru ile
çalıştırırlar..
Hakları,hukukları yoktur kölelerin.
Kaçmaya teşebbüs ederlerse eğer
çiftlik korumaları tarafından
takip edilirler,
hatta öldürülürler.
Savaş köleleri de köleliğin bir türüdür.
Savaştan canlı dönenler savaş galiplerince
saraylara veya köle çarşılarında
para karşılığı satılırlar.
Ama çağımızdaki siyasi köleler bambaşka.
Onların bedenlerinden çok
beyinleridir köle olan.
Bana göre insanlığın büyük ayıbıdır
siyaset köleliği.
Bırakın düşünce özgürlüklerine
hatta düşünme özgürlüklerine bile
tahammül edemez faşist siysetçiler.
Unutmayalım şunu: bir insanlık ayıbı daha var,
Aşk köleliği denir adına
Böyle bir kölelik olmaz ola.
Ne diyelim ki daha fazla
Tanrının garipleridir köleliğe mecbur edilen
zâvallı insanlar.