Güçlü olmak, verilen mücadelenin başarıya ulaşması için gereklidir.
   Güçlü olmanın değişmeyen bir kuralı da işbirliği yapmaktır.
   Kişisel haklar için nasıl mücadele ediliyorsa milli hak ve çıkarlar için de öyle mücadele edilmelidir.
   Zümreler için nasıl mücadele ediliyorsa, aynı mücadele milli haklar için de verilebilmelidir.
   Ancak çoğu zaman görüyoruz ki kişisel veya zümresel hak ve çıkarlar için canını dişine takanlar aynı hassasiyeti milli hak ve çıkarlar için göstermiyor.
   Niye?
   Çünkü;
   Genellikle uğradıkları bir haksızlık karşısında kırılmış, gücendirilmiştir.
   Kişisel bir işi halledilmemiştir.
   Kızgınlığını öfkesini milli haklarla ilgilenmemekle, güç birliğinden uzak durmakla göstermek ihtiyacını hissetmiştir.
   Fakat,
   Artık zaman, kişisel veya zümresel çıkarların ön planda düşünüleceği zaman değildir.
 
*
 
   Süreç, bizi milli değerlerin ve milli hakların kırılma noktasına getirmiştir.
   Nasıl kişisel veya zümresel haklar için seferber olunarak canla başla çalışılıyorsa, milli değer ve milli haklar için de öyle çalışmanın zamanı gelmiştir.
   İçinde bulunulan dağınık tablo, milli değerlerimizi ve milli haklarımızı budamak isteyen güçlerin iştahını kabartmaktadır.
   Dağınık tablodan yararlanarak milli değerlerimizi yıpratma ve haklarımızı elimizden almanın çalışması daha kolay yürütülmek istenmektedir.  
   Bu nedenle de alabildiğince üzerimize geliniyor.
 
*
 
   Artık, küsüp, darılma, kızgınlık gösterisinde bulunma konforumuz kalmamıştır.
   Bunları bir yana bırakarak davaya daha sıkı sarılmalıyız.
   Üzerimize güçlü bir şekilde gelindiği zamanda dağınık durmak davanın yararına olmaz.
   Ülkenin üzerine gelenlerin güçlü ataklarını önlemek ve milli değerlerimiz ve milli haklarımızı korumak için muhakkak güçlü olmamız gerekmektedir.
   Bunun yolu ve öncelikli şartı da güç birliği ve işbirliği yapmaktan geçer.
   Öncelikle herkesin büyüklenme ve küçümseme havalarından uzaklaşması lazımdır.
   İşbirliği ve güç birliğinin gerektirdiği asgari müştereklerin saptanmasına çalışılmalı ve herkesin mutabık olduğu hususlarda ortak hareket edilmelidir.
   Bu adım atıldıkça işbirliği ve güç birliği adımları da peyderpey gelmeye başlayacaktır. Sürekli ayrılık noktalarını körüklemek isteyenler dikkate alınmamalıdır.
 
*
 
   Milli değerlere ve davaya daha sıkı sarılırken yapılacak bir güç birliği halkın moralini daha da yükseltecektir. Bu güç birliği ve moralin yaratacağı sinerji başarıyı da beraberinde getirecektir.
   Güç birliğinden ve işbirliğinden uzak durmak, ancak ve ancak milli değerleri ve hakları budamak isteyenleri sevindirir. Ve onların çıkarına yarar.
   Halbuki milli çıkarlar için birleşmek, güç birliği yapmak ve dayanışma içerisine girmek milli değerleri ve hakları budayarak elimizden almak isteyenleri geriletir.
   Şimdi davaya sarılanların yapması gereken şey, güç birliğinden kaçınacak gerekçeler üretmek olmamalıdır.
   Gerekçeler ne isterse olsun, bunları bir tarafa iterek, milli haklarımızın elimizden alınmasının önüne geçecek, işbirliği ve güç birliği yaratmak olmalıdır.
   Bu davet bizim, bu görev herkesindir.