İsmail BOZKURT

“Gazimağusa’yı anlatıp da Oğuz Yorgancıoğlu’nan söz etmemek eksiklik olur

1942’de Baf’ın Çıralıköy’ünde doğdu. Yükseköğrenimde iken Erenköy’e çıktı. 1966’da Edebiyat Fakültesi’nden mezun oldu.  Türk Kültürü’nü Araştırma Enstitüsü’nde çalıştı, öğretmenlik, yöneticilik yaptı.  1995 yılında emekliye ayrıldı. Öykü, roman, folklor, kültür araştırması alanlarında eserler verdi, bildiriler sundu.

Yorgancıoğlu, araştırmaları, roman ve öyküleriyle, genelde Kıbrıs Türkleri’nin, özelde Baf yöresinin mücadelesine tanıklık yaparak sürekli eserler vermektedir.”

Yukarıdaki alıntı, 2011’de yayımlanan “Evliya Çelebi’nin İzinde Kuzey Kıbrıs Seyahatnamesi” adlı eserimden alındı. O kitabımda kentleri/yerleşim yerlerini anlatırken, oraya artı değer katan sayılı kişilerden de söz ettim. Oğuz Yorgancıoğlu’nan söz etmemek eksiklik olurdu. Sonsuzluğa göç etmesinden sonra ondan söz etmemek de vefasızlık olur.

OĞUZ YORGANCIOĞLU ARTIK YOK

Oğuz Yorgancıoğu artık aramızda yok. Eylül ayı onu sonsuzluğa göçürttü.

DAÜ-KAM çalışmalarda hep vardı, KIBATEK’in kurucu üyelerindendi ve etkinliklerinde yer alıyordu. Corona dönemi başladıktan sonra onunla hiç görüşemedik. Son birkaç aydır onunla muhakkak görüşeyim diye birçok kez aklımdan geçirdim ama ne yazık ki olmadı, görüşemedik.

İyi bir eğitimci; iz bırakan, damga vuran bir araştırmacı, halkbilimci, kültür insanı ve yazardı. Çok yönlüydü ve değişik alanlarda özgün araştırmalar yaptı, özgün eserler yayımladı.

Bizimle ilgili en kapsamlı ve bütüncül halkbilim kitabını o yazdı. Derlemeci değildi, özgün çalışmalar yaptı. Özgünlükleri yanında çoğu çalışmaları bizde “ilk” olma özelliği taşır.  

Halkbilimci ve kültür araştırmacısı olarak yayımladığı eserler geniş bir yelpaze oluşturur ve kitap isimleri bile çeşitliliği gösterir. İşte listesi: 

Erenköy Şehitler Albümü (Ahmet Yorgancıoğ­lu’yla birlikte) (Albüm) – (1969)

Kıbrıs Türk Folklorundan Derlemeler, Maniler (Derleme-Mani) – (1969, 2. Bas 1990, 3. Bas. 2003)

Kıbrıs Türk Folkloru  - (1980)

İlk Hançer - Olayların 25. Yılında Erenköy Mart 1964 - Şubat 1966 - (1989)

Kıbrıs Türk Çocuk Oyunları (Folklor) – (1997)

Masallar (Masal) –(1998)

Kıbrıs’ta Zeytincilik, Zeytin ve Zeytinyağı (Araştırma) – (1999)

Resimli Yaş Destanı (Folklor) – (1999)

Kıbrıs Türk Folkloru (Folklor) Genişletilmiş Baskı – (2000)

Maniler (Mani) – (2003)

Hasanbulliler (İnceleme) – (2005)

Masallar 2 (Masal) – (2006)

Kıbrıs Türk Ninnileri (Ninni) – (2006)

Unutulan Meslekler (Araştırma) (2015)

Lambalılar – Soyağacı Araştırması - (2019)

EDEBİYATÇI OĞUZ YORGANCIOĞLU

Yorgancıoğlu’nun az bilinen yönlerinden biri edebiyatçılığıdır. Hedeflerinden çok önemli biri “Kıbrıs’ta bir Türk edebiyatı yaratılması” yönündeydi. Buna katkı yapmak için alan araştırmalarına öncelik verdi ve birçok halk anlatısı derledi. Yalnız bununla kalmadı. Üç roman, iki öykü kitabı ve iki de tiyatro oyunu yazdı. 

Romanları: “Köklerimiz Nasıl Sallandı (2007)”, “Köklerimiz Tek Tek Sökülüyor  (2009),” “Tutunabilen Son Kök Erenköy (50’nci Yılında) (2014)”  

Öykü Kitapları:  “Sana Bir Hikâye Anlatayım mı? (1984)” ve “Ne Farkımız Var (Hikâyeler) (2002)”

Oyunları: “Okulda (3 perdelik piyes) (1970),” “Birinci Manga (3 perdelik piyes) 1974)”

İlk romanı “Köklerimiz Nasıl Sallandı” 635 sayfadır. “Bu kitapta yazılanlar yaşanmış gerçeklerdir… Romanda anlatılanlar son yetmiş yılda yaşananların yalnızca bir bölümüdür ve bire bir yaşanmıştır.  Adlar da, tarihler de gerçektir. Ancak, birkaç kişinin adı bazı gerekçelerle değiştirilmiştir.” Romanın arka kapağından alıntılanan bu birkaç cümle, romanın tarihi niteliğini ortaya koyar.

Romandaki olaylar 1935 yılının Ağustos ayından itibaren başlar. Roman mekânları, yazarın doğduğu köy olan Lemba ve Kasaba (Baf) ile civar köylerdir.

Romanda, yazarın doğduğu köy olan Lemba köyünün sosyo-kültürel yaşamı yanında adı geçen köy bağlamında Türk-Rum çatışmaları da yansıtılır. Çatışmaları alevlendiren Rum ve Yunanlılara ait isimler  ile köy ve mahalle bilgileri de verilir.

İkinci romanı “Köklerimiz Tek Tek Sökülüyor” 511 sayfadır. Birinci romanının kaldığı yerden devam eder. Roman Lemba köylülerinin Afanya (Gaziköy) dönüşü köye yerleşmeleri (1959) ile 3 Eylül 1964 tarihler arasını kapsamaktadır. Roman kahramanlarından biri aracılığıyla Erenköy direnişi de romanda yer alır.

Yazarın üçüncü Romanı “Tutunabilen Son Kök Erenköy (50’nci Yılında)” 438 sayfadır. Adından da anlaşılacağı gibi, Oğuz Yorgancıoğlu’nun da yer aldığı Erenköy Direnişi’ni ele alır.

Her üç roman da özyaşamöyküsel / biyografik’tir. Yaşananlar bire bir gerçek olaylar, gerçek mekanlar ve gerçek kişilerle anlatılır. Sadece bazı kişilerin adı değiştirilmiştir.

İlk öykü kitabı, “Sana Bir Hikâye Anlatayım mı?” 48 sayfa olup sekiz öykü içerir.  Halkbilimci Yorgancıoğlu, mani dörtlüğü ile genel olarak bu kitabını şöyle özetler:

Boş verin hem bir giz’e

Her olay bir ders bize

O sebeple topladım

Bu hikâyeler size…

İkinci öykü kitabı “Ne Farkımız Var?” iki yüz elli dört sayfadır. Kitabın başında yukarıdaki mani dörtlüğüne yer veren yazar kitapta geçen hikâyelerin yaşanmış olaylardan alındığını vurgulamıştır:

Sanmayın ki yalandır,

Ya da türünde tektir,

Hepsi de yaşanmıştır,

Hepsi, birer gerçektir!

Yorgancıoğlu’nun öyküleri günlük hayatta karşılaşılabilecek sıradan olaylardır. Çoğunun bire bir yaşanmış olaylar olduğu da söylenebilir. İki oyunu “Okulda (3 perdelik piyes) (1970)” ile “Birinci Manga (3 perdelik piyes) 1974)” için durum aynıdır. 

SON OLARAK

         Oğuz Yorgancıoğlu, bu ülkenin gerçek ve iz bırakmış, damga vurmuş değerlerindendir. Böyle bir değerin sonsuzluğa göçünün sosyal medyada geniş yansımaları oldu. Böyle de olmalıydı. Buna karşı siyaset kurumu ile kültürel /sanatsal bürokrasiden neredeyse “tıss” çıkmadı.

En olmadık konularda bile -kendilerine göre- bülbül kesilip şakıdıklarını sananlar, nedense Oğuz Yorgancıoğlu ve benzeri iz bırakanlar söz konusu olduğunda “dut yemiş bülbül” olurlar. Dut yemiş bülbüle dönüşenlerin bir kesiminin ideolojik saplantı tutsağı, bir kısmının vefasız oldukları kesindir ama büyük kesimin sessizliğinin “cehalet”ten kaynaklandığını düşünüyorum. Zavallıcıklar, bu ülkenin kültürünü, sanatını, edebiyatını ve değerlerini bilmiyorlar ki bir şey söylesinler.

Sonuçta Oğuz Yorgancıoğlu ya da benzer değerlerin adı hep yaşayacak ama ideolojik saplantı tutsakları,  vefasızlar ve cahiller iz bırakmadan silinip gidecek!

Unutulmayacaksın Oğuz Bey! Sana rahmetler diliyorum. Ruhun şad toprağın bol olsun. Cennet olan mekanında rahat uyu! Kıbrıs’ta bir Türk edebiyatı yaratılması” yönündeki, çok kez bana da yinelediğin hedefe de ulaşıldı artık! Bu ülkede, giderek özgünleşen zengin bir edebiyat var.

Toplumun, yakınlarının ve sevenlerinin başı sağ olsun.