Aç insan olmamalı, kalmamalı dünyada. Yaşamaya yetecek kadar besine / yemeğe ulaşmak her doğan, yaşayan insanın doğal hakkı.
Ekmekle ya da etle doymak elbette farklı sonuçlar doğurur ve besinde adalet her gün ya da ihtiyaçtan fazla et yemekten vazgeçmekle başlar. Et dediğim sadece etten ibaret değildir.
Düşünmeli insan beslenmek nedir diye.
Mis gibi portakala burun kıvırıp da kiwi çekiyorsa canınız o canda bir sorun vardır. Vardır çünkü kiwi bu coğrafyanın yemişi değildir. Tabii ki biliyorum memleketimizde de kiwi yetiştirilmeye başlanmıştır ve fakat bu, yerli tarım ürünlerinin aleyhine bir durum olduğu kadar damak tadımıza damak hafızamıza da aykırıdır. Damak hafızamız nasıl isyan etmesin, portakal ihraç ürünü olup da beslenme ve dahi tat alma kategorisinden çıkarılıp ekonomi kategorisine dahil edileli beri, portakal bahçesi olup da bahçesine hakkıyla bakanlar dışında yıllar var ki kaliteli portakal yiyemez olduk.
Portakal karın doyurmaz ve fakat portakalı ihraç etmek karın doyurur diyenler için alooo, karın doyması dediğiniz nedir ki. Damağın hafızası kör çar edildikten sonra ve kör çar edilen damak hafızası mevsimi olmamasına karşın hıyarından tutun da domatesine, üzümüne, kavun karpuzuna, fasulye böğrülcesine kadar nerdeyse tüm sebze ve meyveleri yıl on iki ay marketlerde satışa arz edilmiş bulursa..
Sayın patlıcan hazretleri de gert gert gerinerek, çatlat kırk tl’nı al beni diyecektir, süper market açmaya doyamayan ve fakat her Allah’ın günü her Kıbrıs Türkünün cebinden ez az yüz tl tırtıklarken, vergi listelerinde esame dışı kalan hazretler tarafından.
Portakal karın doyurmaz, ekonomi doyurur diyenlerin aslında demek istediği şey, en iyi karın doyurucu ekmektir, yiyin kuru ekmeği karnınız doysun. Doymak neyinize yetmez.
Öfke de karın doyurmaz, sevgi de karın doyurmaz, arkadaşlık, dostluk dayanışma ile karın doyduğu nerede görülmüş ki.
Roman mı okuyacaksınız, şiir mi, boş verin onlar da karın doyurmaz.
Felsefe karın doyursaydı eğer, süper market sahipleri ile en az onlar kadar saygın seçkin şeyler olan tedarikçiler de, tarihi geçmiş mal satmakla ünlü marketçiler, süper market değil felsefe marketi açan hazretlere ıskarta pirinç, nohut bakla, patates mi peynir mi olduğu anlaşılamayan sıfır süt içeren peynir yerine felsefe tedariki yaparlardı.
Neyin karın doyurduğu üstüne odaklanan birey kafaları, kafanın ve doymanın ne olduğunu unutturdukları için bu hallerdeyiz.
Bir düşünün ne zaman ki, köyler ilkokulsuz bırakıldı, ne zaman ki, orta okul ve liselerden felsefe mantık dersleri kaldırıldı, ne zaman ki 5-10 yaş aralığındaki yavru evlatlar, sözüm ona kentlerdeki modern okullara taşımalı eğitim için, uykularının en tatlı yerinde uyandırılıp da sabah kahvaltılarını bile yapmadan gerek minübüs, gerek otobüs ve gerekse anne babaların özel otomobilleriyle kent okullarına taşınmaya başlandı, işte o günlerden beri her şey, evet her şey kötüye gitti. Ve oburlar obez oldular paragözler de efendi.
Damak Hafızası
Cumhur Deliceırmak
Yorumlar