Seçmek ve seçilmekten ibaret sanmak demokrasiyi olacak iş değildir. Bu sanı çoktan aşılmıştır.
Ben seçildim ülke devlet ve ülkede yaşayan bütün insanlar bir sonraki seçime kadar bana tabidir zehabı, zehabın sahibini de devleti de ülkeyi de ileri taşımaz taşıyamaz.
Yavuz Sultan Selim ve Napolyon veya Kral George zihniyeti ile devlet yönetmek devletle beraber insanları da yönetmek zihniyeti tarihin çöp tenekesini çoktan boylamıştır.
Önceki yüzyılda var olan demokrasi anlayışı dahi aşılmıştır.
Günümüz dünyasında demokrasi her şeyden önce bilgi ve becerinin inisiyatif almasına bağlıdır.
Almanya’da  da tarımdan sorumlu bir bakan vardır ve fakat Almanya’da ya da Japonya’da tarım politikasını planlayıp saptamak tarım bakanının işi değildir.
Demokraside tarım ya da başka bir hayat alanındaki plan ve politikalar Bakan, Başbakan, Cumhur Başkanı tarafından saptanmaz.
Hayatın her alanı için bilgi ve beceri sahibi olanlar, konu ile bilimsel eğitim almış verileri ve imkânları bilenlerin planlaması ve saptaması vardır ki bu saptama ve planlama partilerin ve siyasilerin seçilmişlerin bakanların kılavuzu olur ve siyaset kurumu bu bilimsel planlamadan sapmadan işleri ( insanları değil işleri )yönetmekle organize etmekle görevlidirler.
Şu kadar oy aldığı için ülkenin ekonomi politiğinde tek yetkili ve tek karar ve söz sahibi olduğunu sanan partilerin ve siyasetçilerin yönettiği devletler hayır yüzü görmez. ( örneklerini medyada bol bol görüyorsunuz )
Ömrü hayatında açık yara görmemiş,  yıkılmış bir barakanın lamarinalarını yerden alıp da duvara dayamamış, ve hele sağlık konusunda eğitim almamış kişileri devlet kızıl haçının başına koyarsanız yanar gülüm keten helva ki çadırın biri milyon para.
Seçmenler oy vermekle yükümlüdür oyunu verir ve beş yıl sonraya kadar büküp boynunu büyüklerinin / seçilmişlerin / seçtiklerinin kararlarına harfiyen uyar demokrasi işte budur zehabında olanlar ile yürünebilecek yol yoktur.
Seçilmişler hep bir ağızdan geleceğe yürüyoruz deseler de bütün başarabildikleri yerinde saydır hatta geriye dön arş marş geridir.
Demokrasi insan doğasına en uygun sistemin adı olabilir eğer insanlar kendi doğallıklarını, mutlaka kazanmalıyız rekabetçi zihniyetinin normalleri haline getirmeselerdi.
Hadi getirdiler, yüzyıllar var süren kapitalizm, normalizasyon çalışmaları yaparak insanları üreten ve tüketen canlılar haline getirmiştir ve fakat doğa ; sistemin normalizasyon çalışmalarına karşın kendi hükmünü sürdürmekte ve insanlığı kendi doğasına çağırmaktadır.
Tabiat ya da tanrı insan niye aklı ve yüreği, utanma ve pişmanlık duygularını vicdanı merhameti sevgiyi onuru niye yüklemiştir zannediyorsunuz.
Vicdan doğaldır evet ve vicdansızlık da kapitalizmin rekabetciliğin normali.
O yüzdendir ki kapitalizm ile demokrasi arasında doku uyuşmazlığı var.