Kim bilir idi tohumdan önce ağacı.

Gök yüzü altında ve üstünde yerin olanı biteni ve eskiyi yeniyi kim bilebilir yer yüzü ve gökyüzünden daha iyi ve daha doğru daha güzel.

Evvelde ne vardı sonunda ne olacak.

Var mı sonu başı hayatın ve tabiatın ve dahi tanrının Allah’ın.

Saniyen bilinmeli ki  yoksa içinde insanın, yoktur dışında da tanrı ve iyi ve güzel ve doğru.

Al birini vur birine der kadim halklardan Türklerin Türkçesi.

Kim ki hangi halk ki halk olmuştur, işte onda varsa vardır halk ve hak.

Nedir ama hak.

Dur yolcu.

Evveline bak sonra yürü ve zaten yolun dünü yoksa nasıl olsun ki yarını.

Dur yolcu, kendinde dur, ölç önce tart dokuz düşün söyle sonra sözünü ve kelâm ezelden gelendir gitmek için ebede.

Orada burada şurada halk oldu halklar ve o denizde bu denizde şu denizde yürüdü balık kendi karasına yetmeyince kendine denizi.

Dur yolcu teneffüse çık ezberinden, soluklan ve sor kendine.

Hangi denizin hangi balığı Spartaküs’tür ve İsaiah ( ki ilk O dur mızrak demirlerinden tunçlarından tanrıların, kralların saban demiri sağan )

Her su kendi karasına sudur ve her halk kendi lisanında halk.

İlk çıkan sudan karaya hangi balıktır ve ne demiştir krallara tanrılara.

İngiliz bir balık freedom demiştir de İspanyol balık niye freedom desin ki.

Demez dememiştir ve freedom demediği için İspanyol İngiliz Franco sevmiştir Dolares ibaruru dememiştir.

Necedir Sevr ve İstiklâli Tam Türkçe.

İşte bütün bunları en iyi en doğru bilen ve en güzel söyleyendir göklerin ve yerlerin yüzü.

Türkçenin yüzü suyu hürmetinedir dalgası köpüğü kumu kayası tuzu Akdeniz’in ve bozkırı Anadolu’nun.

Ne kadar yakışıklı ve güzel ve İspanyol dans ise Flamenko, O kadar yakışıklı ve güzel Türk’tür Halay ve o kadar güzel yakışıklı ve Elen’dir sirto / sirtaki.

Halklar halktır kendi gökyüzleri ve yeryüzleri olan.

Dünya halkları ile güzel.