Kıbrıs adasında iki devlet, bir egemen üs bölgesi, bir ara bölge yığınla siyasi parti ve onlarca örgüt var.

Kıbrıs adasındaki en statükocu olan şeylerin birincisi Kıbrıs Cumhuriyeti ve hemen onun ardından da ara bölge sahibi BM dir.

Bütün Elen partileri banaiyalarına kadar statükocudurlar. Hani biz Allah’ına kadar deriz ya, işte tam da onun gibi. Dibine kadar da denebilir.

Evet KKTC’ne statükocu yaftasını vurmak statükonun anlamını bilmemek demektir ya da kavramları keyfe göre eğip bükmek.

Statüko genel kabul görmekle olasıdır.

Ve ne yazıktır ki varlıkları BM ve onun Güvenlik konseyi tarafından kabul görmeyen halklar herhangi bir statüye sahip değildirler.

Filistin halkı ve Filistin devleti en bilindik örnektir.

Statüsü kabul edilmeyen halkların var olmadığını sanmak da ne yazık ki Kıbrıslıtürkler / türkçekonuşanKıbrıslılar arasında yaygın ve tedavisi imkânsız bir ezber hastalığıdır.

Statüko ve statükoculuk meselesini bir başka yazıya bırakıp statü meselesini ele alıp yazıya dökeceğim.

Misal : kereste, marangoz, mobilyacı ve müşteri ya da mal sahibi.Hangisinib statüsü nedir.

Duruma hakim olan kimdir ve kim burnundan kıl aldırmaz.

Müşteri cebindeki paradan hareketle statü sahibi benim dese de marangoz ve mobilyacı bunu kabul etse de kerestenin para sahibine ve onun statüsüne kulak verdiği aldırış ettiği yoktur.

Kereste kendini marangozun, mobilyacının mahir ellerine ve becerisine, ustalığına teslim edeceği aşikardır.

Nedir ki patron olmak, para sahibi olmak bir statüye sahip olmaktır ve ne yazık ki mahir mobilyacılar, marangozlar da bu statü hiyerarşisine boyun eğme3kte beis görmezler.

Alın bu örneği ve tarım bakanı ile köylüler, rençberler, hayvancılar ölçeğine büyütün.

Tarlayı süren eken sulayan bakan biçen yetiştirenler değil tarım bakanı ile onun müsteşarı statü sahibidir oturduğu yerde.

Ne yazık ki ülkemizde siyasetçilik ve örgütçülük en çok da statü sahibi olmak için yapılmaktadır.

Daha dün oy oy diye kapı kapı dilenenler seçildikten hemen sonra bir statü sahibi oldukları zannı ile kendilerini se3çenlerin ne deüşündüğüne ne istediğine hiç ama hiç önem vermeden statülerinin devamını ve gücünü sağlamak pekiştirmek için siyaset  eyliyorlar.

Ne zamandan beri bu böyle diye merak ediyorsanız, kendinize sorun ve bir de siyasetçilerin diline pelesenk olan ‘‘ Herkes haddini bilecek ’’ böbürlenmesinin nedenini düşünün.

Statüsünü sevenler, statülerinin keşi olanlardır had bildiriciler