Çadır sınıfların önceki günkü yağışlarla birlikte sular altında kalması kamuoyunda bu konudaki öfkeyi daha da artırdı...
Dün sabah yine, hastanenin Ayakta tedavi bölümünde sıra beklerken birçok vatandaş olay karşısındaki öfkesini dillediriyor ve ''ülkemizde Bu işlere akıl sır erdirmediğinden '' yakınıyordu...
Bir dost, gazeteci Emir Akkor'un DAÜ Binalarından niye yararlanmak istenmediği sorusuna işaret ederek önemli bir noktaya parmak basarken bir başkası bunun araştırılması gerektiğini söyledi...
Çadır sınıflar olayı ile ilgili çok şey söylenip çok iddialar ortaya atılırken Sayın bakaın bir açıklama yaparak '' ÇADIRLAR ÜLKENİN GERÇEĞİ… BUNUNLA YÜZLEŞMEK GEREK '' KENİNİ İZAH ETMEYE ÇALIŞMASI aslında olayın vehamet kadar gündemin içine '' CUK '' diye oturan başka bir vahim durum !..
''Çadırlar Ülkenin gerçeğidir'' demek ne demektir?...
1963-64 zor yıllar ve 1974 'teki göç hareketlerindeki Çadırda yaşam 50 yıl sonra her türlü olanağa sahip devlet yapısı içinde '' ALIŞKANLIK '' gibi gösterilip bundan '' yağmur suya batmış çadır sınıflar ayıbına haklılık kılıfı uydurmaya çalışmak da aslında bütün bunları yaşamak zorunda kalan çocuklarımızın içine düştükleri olumsuz ruh halinin ne büyük travmalara yol açacağından habersiz olmak demektir...
Özetle; 1963-64 VE 1974 göç hareketlerinin ülkemizdeki gerçeği ile günümüzde her türlü olanağa sahip bir devlet örgütlenmesinin içinde yaşanan '' çadır ' krizi bir birine benzememektedir...
Dünkü yani 1963- 64 VE 1974 teki, toplumsal bir direnişin çadır gerçeği idi... Bugünkü ise devlet yönetimindeki sadece iş bilmezlik !..