Her zaman olduğu gibi Rumlar, hala bütün dünyayı aldatmaya ve Kıbrıs’ta yaşananları başka yönlere çekerek, siyasi rant elde etmeye çalışıyorlar.  Bunun en son kanıtı, Fileleftheros gazetesinin haberidir.

            Rum gazetesi Fileleftheros, Rum Meclis Başkanı Annita Dimitri’nin  dokuz Avrupa ülkesinin meclis başkanları ile Ukrayna-Polonya sınırındaki açıklamalarına yer verdi.  Esasında bayan Dimitri’nin ağzından çıkan sözler, dünya kamuoyunu yanıltmaya yönelik saçmalıktan başka bir şey değildir.

            Annita Dimitri ne demiş Ukrayna-Polonya sınırında?

            “1974’teki Türk istilası ve toprakların istilası, insan haklarının ihlal edilmesinden sonra olanların hatırlatılması gerekir.  Ukrayna-Polonya sınırında yaşanan zorunlu göç dramıyla, yerinden edilmiş Kıbrıslılar arasında benzerlik var.”

            Rum Meclis Başkanı Annita Dimitri, ya tam olarak Kıbrıs meselesini ve yaşananları bilmiyor, ya da tarihten haberi yok.  Onun söylediklerini Kıbrıs Türkleri’nin söylemesi gerekirken kalkmış, Türkiye’nin 20 Temmuz 1974 askeri operasyonunun Kıbrıs anlaşmalarından doğan müdahale hakkını da es geçerek dünyaya karşı bütün gerçekleri ve Rum mezaliminden mahvolan Kıbrıs Türkleri’nin acılarını unutarak safsaklıyor.

            Madem bayan Annita Dimitri bu açıklamayı yaptı, o zaman biz de kendisine bazı şeyleri hatırlatalım ve yanıltıcı açıklamalarını çürütelim...

            Rumlar, çok büyük hayallerle Kıbrıs’ı Yunanistan’a ilhak etme macerasına başlayınca, Kıbrıs’ta kan akmaya başlamıştı.  Rumların kurmuş olduğu EOKA terör örgütü, yüzlerce masum İngiliz askerini ve masum Türkleri sokaklarda kurşunlayarak öldürmüş ve  adadaki kanın daha da akmasına neden olmaya başlamıştı.

            Bayan Dimitri biliyor mu, Türk ve Rumlardan oluşan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 21 Aralık 1963 Rumların silahlı saldırıları ile nasıl bir şekil aldığını?  Bilmiyor veya unutuyor.

            Bayan Dimitri biliyor mu, Rumların silahlı saldırıları ile tam 103 Türk köyünden binlerce Türkün canlarını kurtarmak için başka bölgelere göç ettiklerini?  Bunu da bilmiyor veya bilmek istemiyor.

            Maalesef adadaki huzuru bozan ve bütün Türkleri tam on bir yıl gettolarda yaşamaya mahkum eden, topraklarına ve hayatlarına el koyan EOKA’nın ne haltlar yediğini de biliyor mu?  Bilmiyor.

            Bayan Dimitri’nin “İnsan haklarından” söz etmeye hakkı yoktur ve olamaz da.  Türkiye kendi soydaşlarına maddi ve manevi yönden destek olmasaydı, bugün adada Türk diye bir ırk olmayacaktı.  Ada Türkleri on bir yıl gerçek anlamda insan haklarından mahrum bırakılmış ve viranelerde, mağaralarda ve ağır ambargolar altında yaşamaya mecbur edilmişlerdir.

            Bayan Dimitri’nin “insan hakları”ndan söz etmesi bana şunları hatırlattı.

            Bir zamanların Rum İçişleri Bakanı Papapetrou şu açıklamayı yapmıştı.

            “Biz Rumlar, Kıbrıs Türklerine çok büyük acılar verdik. Onları tam on bir yıl gettolarda yaşamaya mahkum ettik.  Hatta bütün insan haklarından yoksun bıraktık.”

            Bayan Dimitri bunları biliyor mu?  Biliyor ama bilmezden geliyor.

            Bayan Dimitri’ye bir de Rum eski Dışişleri Bakanı bayan Markulli’nin sözlerini hatırlatalım, Taşkent’te yaptıkları katliam ve kaybolan Türklerin yıllar sonra bulunan kemikleri üzerine yaptığı açıklamaları...

            Bayan Markulli ne demişti, toprak altından çıkan masum insanların kemiklerinin sıra tabutlar halindeki acı görüntüsü için?

            “Biz Rumlar, Türkleri katlettik, onlara acılar verdik, yüzlerce insanı katliam çukurlarına gömdük.  Onlara bir özür borcumuz vardır.”

            Bayan Dimitri bunları da biliyor mu?

            Daha da hatırlatma yapalım mı bayan Dimirti’ye?

            Yapalım madem kendisi saçmalıyor.

            EOKA’nın Kumsal baskınında bir anne ile üç yavrusunu banyo küvetinde mermilerle delik deşik etip katlettiklerini de biliyor mu?

            Türk askeri adaya, sadece Türkleri kurtarmak için gelmedi.  Rumların hayatlarını da kurtarmak için geldi.  Çünkü 15 Temmuz 1974’te azılı EOKA’cı Nikos Samson ve ekibinin, Yunan destekli Makarios darbesini ve o darbe esnasında yüzlerce Rumu, yine Rumların kurşunlarıya öldürdüğünü de biliyor mu?

            Şayet mezarlıklar bekçisi papaz Stefani’nin açıklamalarını da okursa, Rumların o darbe esnasında katlettiği karşı görüşteki Rumların kamyonlar dolusu cesetlerini de kendisine hatırlatmış oluruz.   O görüntüler Rusya’nın yaptıklarından farklı değildir.

            Bir de şunu hatırlatalım bayan Dimitri’ye...

            İkili görüşmelerdeki Rum lider Glafkos Kleridis’in şu sözleri vardı Denktaş’a Birinci Harekat sonrasında Cenevre’de.

            Ne demişti Kleridis?

            “Keşke sizin tekliflerinizden birini kabul etseydik ve binlerce Rumun göçmen olmasına sebep olmasaydık.”

            Pişmanlıklar beş para etmez bayan Dimitri.

            Daha da yazalım mı?

            Yazalım, belki şu saçmalayan Dimitri’ye geçmişi hatırlatarak yalanlarından ve saptırmalarından vaz geçirebiliriz.

            Hani derler ya...

            “Güneş balçıkla sıvanmaz” derler ya...

            Bayan Dimitri güneşi balçıkla sıvamaya kalkmış ama o balçık güneşin ateşinden süzülüp akmış.

            Ukrayna-Rusya savaşını Türk askerinin operasyonlarına benzetirken, Türkiye’ye de dil uzatıyor şu hanımefendi.

            “Türkiye’nin Rusya aleyhindeki tedbirleri menfaat uğruna uygulamaktan kaçınması, tedbirlerin etkisini azaltmaktadır.”

            Bu da saçmalık.  Halbuki Türkiye bu savaşta çok önemli bir görev üstlenmiş ve savaşın sonlanması için her yolu denemiş, Antalya’daki toplantıda, Rusya ile Ukrayna Dışişleri Bakanlarını buluşturmuştur.

            Bayan Dimitri bilmelidir ki Türkiye, bölgenin en güçlü NATO üyesidir ve denge sağlayan, barış için her yolu deneyen onurlu bir ülkedir. 

Bayan Dimitri’nin haddine değildir Türkiye’ye dil uzatmak.

            Umarım bayan Dimitri bu yazıyı iyice okur ve kendi dağarcığına Kıbrıs gerçeklerini koyarak ağzından çıkacak saçma sözleri bir kere daha etmez.

            Daha da yazalım mı?

            Bugünlük bu kadar. Şayet bayan Dimitri yalan ve yanlış beyanatlar vermeye devam ederse,  herhalde karşısında yine Türk medyasını bulacaktır.     Ve diyeceğiz ki...

            “Rumlar barbardır, Rumlar canidir, Rumlar acımasızdır, Rumlar Kıbrıs Türklerinin insan haklarını elinden almıştır, Rumlar yarım Kıbrıs’la hala atıp tutmaktadırlar.”

            Şimdi buyurun pilava bayan Dimitri.