İnsanı üzebilirler, sinirlendirebilirler.
Öfkelenmek insani bir durumdur her hangi bir canlıya karşı şiddet uygulama dönüşmediği takdirde öfke yaratıcı da olabilir, marazi de kalabilir.
İnanmayanlar burun kıvırıp geçebilir ve fakat dua etmenin sağaltıcı bir yönü de vardır hayır duam seninle olsun dediğinde nenelerimiz dedelerimiz hem onlar daha iyi hissederdi ve hem de hayır dua okudukları biz.
Aynı nene ve dedelerimizin kadim nasihatlerinden birisi de sakın beddua etmeyin şeklindeydi.
Dua ile bedduanın tarihi semai dinlerden öncesine dayanır, tek tanrılı dinlerden çok tanrılı dinlerden öncesinde de dua vardı.
Dualar maneviyattır.
Maneviyatı dinle, sadece dinle ilişkilendirmek yanlış bir bakıştır. İyi insan olmanın manevi değerlere sahip olmakla yakın ilişkisi vardır ki merhamet, vefa şefkat, dostluk dayanışma sevgi bunlar ve daha nicesi dindar olmadan da olası.
Sinirlenirseniz ve sesinizi yükseltmeden duramayacaksanız, açın pencereyi ve boşluğa bağırın.
Kim kimi nasıl kırmış kızdırmışsa kırmış ve kızdırmıştır amma…
Aması şu.
Sadece 48 saniyelik bir deprem sonucunda 72 saat içinde elli binden fazla insanın öldüğü böylesi bir durumda, olay yerinden yüzlerce kilometre uzakta iken birini kırmak, kırılmak kızmak kızdırmak ve hele de beddualar etmek birbirimize bir hayli lüks hatta rüküş oluyor.
Düşene vurmak hele bunu yapmak.
Öfkenize kapılıp da yapmayın sakın, ve fakat daha beteri de vardır.
Düşene fiziki olarak vurmazsınız ve fakat kendi kendinize ‘‘ düşene bir de ben vuracam artık ’’ diye bir karar alırsınız işte bu daha da kötüdür.
Bunu yazarsanız bu beş beter kötüdür.
Ne yaptığınızın farkında mısınız.
Bir durun ve lütfen tevazuu sahibi olun.