Türkiye’nin  AB ile serüveni aslında Gümrük Birliği Anlaşması ile başladı.
Gümrük Birliği Anlaşması Türkiye Cumhuriyeti tarihinde önemli bir yere sahipdir. AB henüz Avrupa Ekonomik Topluluğu iken Türkiye ile 1963 yılında Ankara Anlaşması’nı imzaladı. 1958 yılında kurulan Avrupa Ekonomik Topluluğu’na 1959 yılında üyelik için başvuruda bulunan Türkiye, 1963 yılında imzalanan Ankara Antlaşması ile üye oldu.
 Bu anlaşma ile Türkiye’nin Avrupa Ekonomik Topluluğu ile ekonomik ve ticari açıdan entegrasyonunu sağlayacak süreç de başlamış oldu. 1973 yılında taraflar arasındaki gümrük vergilerinin kaldırılması için Ek Protokol imzalandı ve böylece süreçte önemli bir dönemeç aşılmış oldu. Bu dönemde ilk etapta AB, Türk menşeli sanayi malları üzerindeki gümrük vergisini kaldırdı; Türkiye’nin AB sanayi malları üzerindeki gümrük vergilerini ise kademeli olarak kaldırılması söz konusu oldu. 22 yıl sonra, 1995 yılında Sayın Tansu Çiller döneminde Gümrük Birliği Kararı kabul edildi ve 1 Ocak 1996 itibariyle Türkiye, AB sanayi malları üzerindeki gümrük vergilerini kaldırdı.
 Bu kararla birlikte sürecin son aşaması da sonuçlandı ve AB üye ülkeleri ve Türkiye arasındaki ekonomik ve ticari entegrasyon hayata geçmiş oldu. Bu entegrasyon, Türkiye’nin AB üyesi olmadan AB ile böylesi bir ilişki kuran ilk ülke olması açısından da dikkate değer bir gelişmeydi.
O zamanlar bizlere söylenenler ‘ Kıbrıs konusu AB tarafından , gündeme getirilmeyecek ve bir engel teşkil etmeyecekti’  Öyle mi oldu ? Tam aksi her platforum da önümüze kondu ve konmaya devam ediliyor ve mazeret olarak kullanılıyor.
 NEDEN ?  ÇÜNKÜ AVRUPA BİRLİĞİ BİR HRİSTİYAN KULUBÜDÜR. SİYASİ MEKANİZMALARINA BİZLERİ DAHİL ETMEK İSTEMEZLER.  EN BAŞTA KABUL ETSEK DE ETMESEK DE DİN KONUSUDUR, BİZİM ADET  ve GELENEKLERİMİZ ONLARA TERS DÜŞMEKTEDİR.. 
İKİNCİSİ TÜRKİYENİN NUFUS  ORANIDIR. PARLAMENTOLARIN DA SÖZ SAHİBİ OLMAMIZI ÇOK DA ARZULAMAZLAR…
BİR NEDEN DE ORTA DOĞUYA SINIR KAPISI OLMAK İSTEMEZLER. ONLAR TÜRKİYE’Yİ  TAMPON BÖLGE OLARAK KULLANMAK İSTERLER. SÜRİYELİ  VE diğer MÜLTECİLER KONUSUNDA AB NİN SERGİLEDİĞİ TUTUM ve FİNANSAL VAADLERİ HİÇ GERÇEKLEŞMEMİŞTİR. ŞİMDİLERDE PARLAMENTOLARINDA RUM ve YUNAN KIŞKIRTMALARI İLE  BÜYÜK BİR DÜŞMANLIK  ve IRKÇILIK ÇAĞRIŞMALARI YAPILMAKTADIR….
ASLINDA TÜRKİYE BU DAVRANIŞLARI HİÇ HAK  ETMİYOR. KENDİLERİNİ İNSAN HAKLARI SAVUNUCUSU, DEMOKRAT OLARAK TANIMLAYAN  ÜLKE TEMSİLCİLERİNE BU DAVRANIŞLAR HİÇ YAKIŞMIYOR. 
AB PARLAMENTOSUNDA EN ÇOK YER ALAN KONU TÜRKİYENİN AB İLE OLAN İLİŞKİLERİDİR.
Sayın Junker’in son metin bildirisinde ki söylemi ( Türkiye’nin üyeliği yakın gelecek görülmemektedir). Demesi bile büyük ayıptır ve ırkçıların, düşmanlarımızın ekmeğine bal sürmektedir. Ancak bir gerçek daha var 1963 den beri bizi AB nin kapıların da bekleten bu zihniyet YARIM ASIR DAHA BİZİ BEKLETİR VE BİZİ YİNE ARALARINA ALMAZLAR… TABİİ Kİ  AVRUPA BİRLİĞİ O GÜNE KADAR DAĞILMAZ İSE …
SURİYELİ mültecilerin Türkiye’de kalması için yapılan pazarlık Türkiye’nin Avrupa Birliği ile dondurulmuş ilişkilerini yeni bir noktaya taşıdı. 
Başta mültecilerin kalması için verilecek 3 milyar Euro’nun yanı sıra atılacak adımlar da ekonomik işbirliği tartışılmaya başladı.
 İlk olarak Merkez Bankası’nın bağımsızlığını da kapsayan 17’nci başlık 14 Aralık’ta açılacaktı. Gümrük Birliği’nin güncelleştirilmesine yönelik hazırlık çalışmaları tamamlandıktan sonra resmi görüşmelere 2016 sonuna doğru başlanacaktı. 
Türkiye bir süredir AB ile ABD arasındaki serbest ticaret anlaşmasında uğrayacağı kayıplar nedeniyle Gümrük Birliği’nin yenilenmesini istiyordu. 
ABD İLE ANLAŞMA
Türkiye her ne kadar AB ile mülteci anlaşmasında 3 milyon Euro’luk bir mali katkı elde edecekti… Güya Süriyeli Mültecilerin, yalnız paraya ihtiyaçları vardı. Onların barınacakları mekanlar, karınlarını doyuracakları ortamlar, giyim kuşamları hiç düşünülmedi. Yalnız AB yetkililerinin düşündükleri ( Aman ülkemize gelmesinler, biz onları istemeyiz ) oldu. YAŞASIN AB nin İNSAN HAKLARI...
O günler de bu durum hem Gümrük Birliği hem de AB görüşmelerinde müzakere gücümüzü artıracak gibi görünüyordu ve Türkiye , AB ile Gümrük Birliği’nin ‘modernizasyonu’ için toplantı sürecinin  başlamasını talep etti.
 Türkiye neden Gümrük Birliği yenilenmesini istiyor ve nelerin eklenmesi gerektiğini vurguluyor?
Bu sorunun en basit yanıtı AB ile ABD arasında görüşmeleri süren ve Türkiye’nin dışarıda kalması durumunda 20 milyar dolar kayıpla karşı karşıya kalacağı Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) anlaşması. Gümrük Birliği anlaşması nedeniyle AB’nin imzaladığı her serbest ticaret anlaşması Türkiye’yi de bağlıyor. Türkiye diğer tüm AB üyeleri gibi anlaşma yapılan ülkeye gümrüklerini açıyor ancak AB ile anlaşan ülkeler ikili anlaşma yapmadıkça Türkiye’ye gümrüklerini açmıyor. AB ile anlaşan ülke Türkiye’ye gümrüksüz mal sokarken Türkiye’nin ithalatı gümrük tarifelerine bağlı oluyor. O yüzden ilk adım Gümrük Birliği’ne Türkiye’nin de ikili anlaşma yapmadan gümrük engellerinin kaldırılmasını eklemek olacak. 
AB ve Türkiye Arasındaki Ticaretin Durumu
Türkiye’nin Avrupa Birliği ile son dönemde ilişkilerinin sarsıntılı dönemler geçirmesi, Gümrük Birliği Anlaşmasını da gündeme getirdi. Günümüz itibariyle Türkiye, AB’nin en çok ihracat yaptığı 4 üncü,  en çok ithalat yaptığı 5.inci  ülke konumunda. Diğer bir bakışla, AB Türkiye’nin 1 numaralı ihracat ve ithalat partneri.
 2016 yılı verilerine göre Türkiye, toplam ihracatının %48’ini, ithalatının ise %39’unu AB ülkelerine yapmakta. Dolayısıyla AB ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi hayli gelişmiş durumda.
Türkiye’nin Gümrük Birliği’ne dahil olması hem olumlu hem olumsuz bir dizi tepkiyi doğurdu, doğurmaya da devam ediyor. Örneğin AB Bakanlığı Gümrük Birliği’nin Türkiye’ye yabancı yatırımcı yönlendirilmesi, rekabetçiliğe katkısı ve Türkiye’nin dünya ekonomisi ile entegrasyonunu sağlaması açısından yararlı olduğunu belirtiyor. Ancak aynı zamanda Gümrük Birliği’ni ilgilendiren konularda Türkiye’nin tüm karar alma mekanizmalarına dahil edilmeyişi, AB’nin serbest ticaret anlaşması yaptığı diğer ülkelerin Türkiye ile benzer anlaşmalar yapmakta isteksiz hale gelmesi ve ticari amaçla dolaşım için vize istenmeye devam edilmesi Türkiye tarafından eleştiri konusu yapılmakta. Bu çerçevede Türkiye Gümrük Birliği’nin güncellenmesi konusunda haklı taleplerini sıklıkla dile getiriyor.
Gerçek şu ki bizim AB ye ve AB nin bize Ekonomik ihtiyacı var. Önemli olan bu ihtiyaçların saygı çerçevesinde geliştirilmesi ve tatsız söylemlerin ortadan kalkmasıdır. Bizi aralarına almayabilirler, alacaklar gibi de görülmüyor zaten. Ancak Dünyanın sonu değil. Ekonomik işbirliği karşılıklı çıkarlar korunduğu müddetçe devam eder… Siyaset  çok da fazla müdahale etmez. AB parlamenterlerinin bazı söylemleri çok münasibetsiz ve bir politikacıya yakışmayan söylemler içeriyor. Biz bunları hak etmiyoruz…