Sayın okurlarım, bu yazım 15/05/2015 Tarihinde bu muteber gazetede yayınladı, hafif rutuşlarla yine yayınlanmasını uygun gördüm. Çünkü hala ayni kısır döngüler içerisinde kıvranıp duruyoruz. Defalarca denenmiş SİYASİLER hala en önde KOLTUK peşinde… O sizlerin verdiği koltukları doldursalar, amenna… Ama Meclise bile uğramıyorlar… Verdikleri vaadler!!! Onlar seçim dönemi için söylenmiş… Aslında yalan manzumeleri…
İşte sloganlarla saçma sapan vaadlerle Devlet yönetilmez. Bence dersinizi HALK tan ikinci defa aldınız . İlk defa Anayasa referandumu halk oylamasında, şimde de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde.
 Halkı artık aldatamıyacaksınız. Ancak hala koltuklara da yapışıp kaldınız, sırf oralarda oturmak için, siyaset tarihinde görülmemiş, duyulmamış kombinozonlarla Halk iradesini çalmak istiyorsunuz. En onurlu şey hemen SİNE-İ MİLLETE dönmenizdir.
Ne UBP – DP HÜKÜMETİDİR, NE UBP-CTP HÜKÜMETİDİR.
Sayın Yorgancıoğlu, bugün Sayın Serdar Denktaşın kendine istifasını sunduktan sonra ilk iş gününde Sayın Cumhurbaşkanı Akıncıya hükümetin istifasını sunmasıdır. Zaten herkes bize gülüyor... Bu nasıl Devlet, nasıl Hükümet diye...
Sayın Yorgancıoğlu ‘Ben  Haziranda CTP kurultayında aday olmayacağım’ dediği anda bu hükümet bitmiştir... Bir Başbakanı kendi partisi bile yıpratırsa ( Sen bu işi yapamadın ) derse, çok affedersiniz ama halk tabirince yüzüne gözüne bulaştırdın derler. Sayın Yorgancıoğlu çok temiz, dürüst bir insan ve derhal istifasını verdi.  
O zaman CTP ye yine YAPAMADIN BE ANNEM deme zamanı. Hükümet olup da bir dönemi dahi tamamlayamayan bir parti.
Beni bu hükümet döneminde tek üzen şey CTP nin içerisinde çok değerli gençlerin oluşumudur. Onlar ne Liyakatlarına, ne kıdem ve becerilerine bakılmadan harcandılar... Halbuki Sayın Sibel Siber döneminde, o kısa vadede bile siyaset de siyasetçi de itibar kazanmaya başlamıştı ve bir umut doğuyordu. Heba ettiniz... Kendi kadrolarınızı iç hesaplaşmalarınızla kendiniz yediniz.
Statüko düzeni diye tanımladığınız, rant, çıkar, adam kayırma, hısım akraba, partili ve torpil düzeninin  bir parçası oldunuz. Peter Hansen’in yazdığı gibi
( Geri kalmış ülkeler rant, çıkar, adam kayırma, hısım akraba, partili ve torpil düzenininde ülke yönetmeye çalışırlar, halkın günden güne fakirleşmesi nedeniyle, rantçılara ve çıkarcılara karşı isyanlar başlar.
Halbuki ileri gelişmiş Demokratik ülkeler, siyasi olgunluğa ulaşmışdır. Sosyal değerlere ekonomiye ve sağlığa sahip çıkan yaşlılarını koruyan, gençlerine Liyakat, beceri ve kıdemleri , perfomansları doğrultusunda iş alanları açan , yatırımları destekleyen ve yatırımların önünden bürokrasi engelini kaldıran hükümetlerdir.)
SAĞ ELİN SOL ELE, SOL ELİN SAĞ ELE muhtaç olduğu gibi, Sağ partilerin, sol partilere, sol partlerin de sağ partilere ihtiyacı vardır. ÖNEMLİ OLAN HALKIN REFAHI ve ADİL BİR DÜZENİN KURULMASIDIR.
ŞİMDİLERDE DEĞİŞİM RÜZGARLARI ESERKEN BERABERİNDE SİYASİ FIRTINALAR GETİRECEĞİ ÇOK BELLİ...
Ümidim Sayın Akıncı seçimlerde söz verdiği gibi herkesi kucaklar ve bu çok çetin geçeceği müzakere sürecinde, kuracağı ekip de kıdemli, liyakatlı Avrupa Birliği düzeyinde söz sahibi olan, O platforumlar da deneyimli işinin ehli insanlar seçer. Bilhassa İngiltere’de, zaten AB nin içinde yaşayan birçok genç insanımız var... Bizde ayni şekilde, temiz dürüst gençlerimiz mevcut... ZAMANIMIZ KAVGA ZAMANI DEĞİL... 1963-1974 RUHU İLE BİRLEŞME ZAMANIDIR.
1960 andlaşmaları döneminde Sayın Dr. Fazıl Küçük Başkanlığında Sayın R.R Denktaş beyefendi, Sayın Avukat Osman Örek beyefendi 
( Temple mezunu), Sayın avukat Halit Ali Rıza beyefendi, Sayın Baş hakim Necati Ertegün beyefendi, Sayın gazeteci Necati Sayer beyefendi ve daha nice değerli insanımız katkı koymuştu...
Ancak şunu kısaca yazmadan geçemiyeceğim.
 1960 Andlaşmaları BM tarafından tescil edilmiş hala yürürlükte olan Uluslar arası bir andlaşma… Ancak bazı kesimlere sormak lazım. Bu andlaşma ile biz hukukun dışındamı kaldık, yoksa tam ortasında Kıbrıs Cumhuriyetin siyasi eşit ortağı olarak yerimizi aldık.
Cevap Evet siyasi eşit ortağı idik ise, hala Neden 53 yıldır Kıbrıs Cumhuriyetindeki haklarımız gasp edilmiş durumda. Hala neden AP  yüz kızartıcı bir kararla biz Kıbrıslı Türklere haklarımızı teslim etmiyor?
Hayır değildiniz ise demek ki yapılan andlaşma maalesef hiçbir yere yaramazdı... Ancak öylemi biz bugün Avrupa Birliğinin iki yüzlülüğüne şahit oluyoruz, ellerinden gelse teslim olun bu iş bitsin diyecekler... Ancak teslim olmakla bitmez.
Image result for image of Dr Kucuk at london talks with makarios Image result for image of Dr Kucuk at london talks with makarios 
 Rum mentalitesinin 70 yıl kurbanı olan biri olarak, yine Rumlar, Türkiye yi suçlama hazırlığı içindeler, Barış hazırlıkları yapmıyorlar. Demeçlerine ve AB içerisindeki davranışlarına bir bakın... Ancak bu defa iş çok ciddi. Çünkü petrol ve gaz hesapları var. Bir Rum tanıdık şöyle dedi.
 ( Mustafa Akıncı seçimi kazandı, bu taraf da Rumlar birbirine girdi, ama size şunu söyleyeyim.
 (KIBRISIN BÜTÜNÜNÜ BİLE VERSENİZ YİNE BARIŞ OLMAZ).
 Yorum size kalmış...
Bu günlerde Sayın Akıncı, yine Newyork yolcusu… yine BM Genel Sekreteri ile görüşecek. Daha geçenlere kadar dostum Akıncı diyen Anastasides onunla yüz yüze görüşmek dahi istemiyor. Söylemleri ise hakaret-hamiz ve iğneleyici…
Kasulides ‘ Masaya dönmeliyiz, yoksa Crans Montana’da ki kazanımlarımızı kaybederiz’ diyor. Masaya dönersek, elde ettiğimiz kazanımlar artık kayda geçer ve geriye dönüşümü olmaz… VAY BE NELER VERMİŞİZ Kİ, RUMLARIN İŞTAHI BUKADAR KABARMIŞ ? BİLENİNİZ VAR MI ?
PARTİ BAŞKANLARIMIZ ve MECLİS SAYIN AKINCI TARAFINDAN BİLGİLENDİRİLİYORMUŞ… BİRAZ DA ASIL BU İŞİN CEREMESİNİ ÖDEYECEK HALK BİLGİLENDİRİLSE OLMAZ MI ? ACABA GEREK YOK MU ?
GEREK OLMADIĞINI DÜŞÜNENLERE ve KASULİDES’E ŞUNU HATIRLATMAK İSTERİM. NE KARAR ALIRSANIZ ALIN, NETİCE REFERANDUMLA BELİRLENECEK… 43 YILDIR BU TOPRAKLARDA YAŞAYAN İNSANLARI ÖYLE BİR ÇIRPIDA HAYALİ SENARYOLAR DOĞRULTUSUNDA SİLİP ATAMAZSINIZ… MÜSADENİZLE BİR KÜÇÜK HATIRLATMA DAHA YAPAYIM..
KKTC nin HALİ HAZIRDA TOPRAKLARINDA YAŞAYAN NUFUSU 600000 ALTI YÜZ BİNE YAKINDIR. YAPILACAK ANDLAŞMALAR REAL NUFUSU İÇERMİYORSA, ÇOK BÜYÜK BİR KAOS ORTAMININ YAŞANACAĞI AŞİKARDIR.
Hoşça kalın Sayın okurlarım, benim acizane değrlendirmelerim bu kadar, size göre, doğru veya yanlış, netice de hakem sizsiniz, siz değerlendireceksiniz.