Aslında bugün yazmayı düşündüğü, siyaset kurumumuzun bugün içinde bulunduğu durum, arazi tahsisleri, bürokrasinin rezaleti ya da yeni Cenevre’den biri idi. Ta ki değerli ekonomist dostum Kenan Mortan’dan,” bu da dünya gündemi” notuyla gönderdiği, 7 Haziran 2017 tarihli ve “OECD FORUMU” başlıklı yazısını alıncaya kadar! 
Daha önce de bazı yazılarını bu sayfada alıntıladığım Kenan Mortan, bu kez de “anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az” dercesine dünya gündemini irdeliyor. 
Medyamıza büyük olasılıkla hiç yansımayan ya da kırıntı olarak yansıyan bir olayı dilendiren yazının tam şeklini veriyorum.     

OECD FORUMU
OECD’nin her yıl 6-7 Haziran’daki yıllık Bakanlar Konseyi toplantısı aynı zamanda bir   “Forum”a sahne olur. Bu Forum bir Davos benzeridir, ne farkla ki bu foruma katılım için “özel çağrılı” olmak gerek.  Bu yüzden bu Forum’a “Kapalı Devre Davosu” diyenler var. 
Bu yıl “Küreselleşmede Köprüler Kurmak” teması ele alındı. Yaklaşık 30 oturum, 150 uzman ve 1000 konuk, toplamda 16 saat süren  paralel oturumlarda  gelecek için kafa  yordular, özgürce  ve  engelsiz yorum yaptılar. En önemli tesbit, küreselleşmeden mutlak kazanan sadece 2 sektörün,  uyuşturucu ve teknoloji üreticileri olduğu vurgusuydu.  Küreselleşmeyse halen  “4.0 Sanayi – 1.0 Politika Ekseni”nde yürüyordu ve bu bileşkede sorunların çözümü olanaksızdı.         
“Fikir Fabrikası” olarak nitelenen sabah ve öğleden sonra 2 kez ve kesintisiz 3’er saat süren oturumlara ancak rezervazyonla katılımcı kabulü, dünya geleceğini de özetliyordu. Zira oturumun bu yılki konusu “Ben ve Yapay Zeka” idi. Dünyanın dört bir yanından gelen 24 uzman konuyu açıklarken yapay zekanın dünya değişiminde büyük bir  “kolaylaştırıcı” olacağı kadar, işsizlik ve sağlık üstünde olumsuz etkisiyle “’bıçak sırtı bir denge”  olmaya  devam edeceğine  dikkat çektiler.  
Tartışılan ana başlıkları sıralayalım:
-Yapay zekâ, ciddi oranda işsizlik yaratacak, bu işsizlik nasıl dengelenecek? Genel anlamda ortaya çıkan “olanak – kayıp asimetrisi” nasıl giderilecek? 
-Robot kullanımı verimlilik yaratıyor, bu doğru ama işsizlik de yaratıyor. Robot  kullanımı  bu nedenle   vergilendirilmeli  mi? 
-İşsiz kalanlara ömür boyu eğitim kapsamında eğitim nasıl verilecek?  Verilecekse bu esnek eğitimin içeriği nasıl olmalı?
-Öğretici kurumların ve eğiticilerin eğitim niteliği nasıl yükseltilir? Daha doğrusu esnek olup sürekli yenilebilir? 
-Dijital ekonomi  üstünden  iş yapan kuruluşların vergiden sakınma  eğilimi  nasıl önlenir? 
- Dijital ekonomide iş yapan kuruluşların kendilerini  ‘’işveren’’  olarak değil de,  “aracı”  kabul etmesini zorunlu kılacak ulus-ötesi düzenlemeler nasıl mümkün olur? (Örnek: Uber Taksicilik Olayı)
-Genel anlamda  “düzenlenmiş  serbest piyasa”dan ne  anlamamız  gerekir ? 
-Teknolojik işsizlik türünün yaygınlığı karşısında işten bağımsız sağlık sigortası çare olur mu? Nasıl finanse edilir? İşyerinin değil ama işsizin asgari korunma düzeyi nedir, nasıl sağlanır? 
- Küreselleşmede öne çıkan ve “gig ekonomi” ya da start-up olarak  nitelenen bağımsız çalışan/işveren kategorisinin olanak ve kısıtları nedir? Talep eksenli çalışan bu iş girişim türüne  kalıcı bir  çözüm olarak   bakmak mümkün mü? 21. yy teknolojilerinde 19. yy’ın  iş tipleri çare  olmayacağına  göre, nasıl bir  girişim tipi   öngörmemiz  gerekir?   
-Dijital demokrasi olarak tanımlanan “civic tech” (vatandaş emrindeki teknoloji)   siyasette ve açık toplum yaratmada  nasıl daha  etkin   çalıştırılabilir? 
-Danimarka’nın çok etkin olarak uyguladığı  “Ekonomik + Sosyal Konsey”  modeli,   tüm tarafları çözüm süreci içinde tutmasıyla küresel sorunları çözümünde yeni bir eşik yaratabilir mi?
-Küreselleşmede yaşamın yeni tanımı olan “belli bir oranda belirsizlik” ile  birlikte   yaşama  olgusunu insanlık  nasıl  içine sindirecek?
OECD  Genel  Sekreteri   Meksika’lı Angel Gurria çok iyi bir  İngilizce  ve  buna eşlik eden vücut diliyle,    2008  Krizinin aşıldığını,   ancak   OECD    üyelerinin bazılarının  son 20 yıldır  büyümediği  gibi,  OECD’nin  % 4’lük   ortalama  büyüme hızına   erişemediğine işaret etti. (Büyümeden orta gelir tuzağına takılı kalmayı anlamak gerekiyor. Aynı sıralarda açıklanan Türkiye Ülke Notu 2017 için %3.5 büyüme hızı öngörüsü vermesi, ülkenin OECD   ortalamasının altında kaldığını gösteriyor. OECD, Türkiye için 2018 yılı büyüme hızı öngörüsünü yine % 3.5 olarak veriyor.) Küreselleşmenin bunun tek nedeni olmayacağının  altını çizdi  ve  “Bu  sorunu  aşmak için  elde  hazır cevaplarımız   yok” dedi. Verimlilikte bazı sektör ve şirketlerin önü çekmesinin eşitsizliği arttırdığını vurguladı. “Nereye ve  nasıl?” sorusunun cevabını genel sekreter   “Daha  fazla  uluslararası işbirliği   ve  istihdam  yaratan özellikleriyle  KOBİ ‘lere  daha    fazla  kan nakli   yapılması” olarak  verdi.
OECD 2017 Raporu’nu açıklayan OECD Başekonomisti C. L. Mann dünyanın  konumunu “Daha İyi  Ama  Bu Yetmiyor” sözleriyle  niteledi. 2017‘de ortalama   % 3.7  büyüme beklendiğini, buna   karşılık   kişi başına  gelirin sadece  % 1.5  artacağını, bununla  kalmayıp   global  gelir dağılımındaki bozulmanın büyüyerek  devam ettiğini kaydetti. Yüksek teknolojilerde verimlilik artışının sürdüğünü, ancak reel ücretlerde sadece %1.5 artış    görüleceğini ve   bunun  “istenen nokta  olmadığına” işaret etti.   Dünya ticareti içinde  OECD ülkelerinin payının  küçüldüğü  Çin ‘in payının arttığına işaret  eden   Mann,  buna  karşılık  dünya     ticaretinin  1995-2015  döneminde   3  kat     fazlalaştığına   dikkat çekti.  Raporda, yüksek ve düşük teknolojili işlerde işsizliğin   azaldığı, buna  karşılık   orta  teknolojili işlerde   arttığı  görüldü.               
“Globalleşmenin Ekonomik Entegrasyonu” oturumu bir  “Bakanlar Resmi Geçidi” gibi yaşandı.  Danimarka Dışişleri Bakanı A. Samuelsen “Ekonomik ve Sosyal Konsey  kurarak   tüm tarafları   bir araya getirdiklerini bunun  ‘ilk’  olduğunu ve  bu yolla  sorunları tek  tek   ve ‘katılımcı’ çözdüklerini  kaydetti.  Ayrıca dünya teknolojisini birebir izleyebilmek için “Teknoloji Büyükelçisi” kurumu oluşturduklarını anlattı. Avustralya Ticaret Bakanı S. Ciobo,  bu Konsey uygulamasının benzerinin ülkelerinde uygulandığını ve “iyi” sonuç aldıklarını  kaydetti. Hindistan Maliye Bakanı A.Jaitley 1991’de ülkeyi kontrollü olarak dışa açtıktan  sonra  Hindistan’ın küreselleşmeden sadece  kazandığını ve  kazanmaya devam edeceğinden yana iyimserliğini  ifade  etti. Bu yolla 2018’de her köye yol yapacak konuma geldiklerini bildirdi.  Çin’in yeni “Karayoluyla İpek Yolu Yapma” projesine karşı çıktıklarını vurgulayarak,  küresel   bir  çatlağı  dile   getirmiş   oldu.
İsveç Maliye Bakanı M. Andersson ise küreselleşmede OECD dışı ülkelerin “kazanç   sağlamadığına” dikkat  çekti. ABD’li çıkışlı çok uluslu şirketlerin piyasa yapısını sistemli olarak    bozdukları  gibi,  çalışanlarını da  mağdur  ettiğini   kaydetti. 2017 ‘de OECD ‘nin yeni üyesi olması  beklenen Brezilya’nın Maliye  Bakanı   H. Meirelles  ABD ÇUS ‘ları    gözlemine  katıldı ve  bu tehlikenin   ortadan kaldırılmasının   bir dünya  gündemi olması gerektiğini   bildirdi.  Bakanın küreselleşmede   yol almak için şimdi de  işgücü piyasasını  liberalize   etmeye   hazırlandıklarını  kaydetti. Bu   oturumun   STK ‘sı olan ABD   Sendikalar  Birliği Başkanı ( AFL-CIO )  R. Trumka ‘nın   ‘’ Harvard  araştırması  1980 ‘den sonra  doğmuşların  sadece  %  30 ‘u   demokrasinin    bir  toplum için iyi  olduğu   düşüncesinde ‘’  sözleri  düşündürücüydü. Başkan Trumka,   ücret kırılmalarının  sadece   totaliter rejimlerin  gelişini  besleyeceğine işaret etti ve  Forum katılanlarını  uyardı.                 
Köprüler kurulacak da, “göç” konusu konuşulmayacak, bu olmazdı. “Öğle Arası   Düşünmek İçin Beslenmek” seasında, Belçika Flaman Parlamentosu üyesi Yasmine Kherbache  “En iyi  göç    politikalarına   sahip  olabilirsiniz  ancak   bu  iyi uygulama   anlamına  gelmiyor. İşte ortada Belçika örneği var. Dünyada evde yetişen en çok terörist bu ülkeden çıkıyor.  Göçmen olanlarla olmayanlar arasındaki ayırımcılık çok büyük” sözleri düşündürücüydü. Aynı  oturumda  konuşan Londra Kuzey  Sinagogu Hahamı  J. Wittenberg ise  hem  bu Forum’‘a  çağrı alan tek din adamıydı,  hem de “Dini  binalar aynı zamanda   göçmen   misafirhanesi    olarak    kullanılmalıdır.” diyerek, oturumun    en renkli   konuşmalardan birini   yaptı.  
OECD Forumu’nda Çin “değişmez örnek ülke” olmaya devam etti. Tekonolojik dönüşümden,  Sanayi 4.0 Hedefine hemen her konu hep bu ülke örneğiyle anlatılır oldu. 2016-2020 arasındaki 13. Beş Yıllık Kalkınma Döneminde bu ülkede kişi başına gelirin 2 kat artacak olması, bu ülkenin daha çok Forum’un baş köşesinde yer alacağını kanıtlıyor.  Ancak OECD   dağıtıma  yeni verdiği   ‘”Çin Ülke  Araştırma”sı   nüfusun en üstteki %20’sinin    ABD ‘den daha   adaletsiz,  ulusal gelirden  % 11  pay aldığını  ortaya   koyması, bu ülkenin   hem  ‘”örnek ülke”’  hem de “günah keçisi”  olacağına işaret  ediyor.    
İsveç’in cinayete kurban gitmiş başbakanı Olof Palme’nin 1965 ‘de söylediği “Eşitlik bir  ütopyadır, bu  ütopya  sürekli yeniden  tanımlanmalı, ve  bu güneşin fethi  gibi  hep  hedef olmalıdır” sözleri (OECD Observer, No: 309, s.9) 50 yıl sonra  adı  küreselleşme olan   tek bilinmiyenli denklemin  çözülmesini bekliyor, Forum’un da   özeti bu olsa  gerek.
Son Söz: OECD’nin 1960’daki 20 kurucu üyesinden biri olan Türkiye’den bu forumda  tek bir  uzman yoktu. (Düzeltelim,  Ali  Arslan moderatördü  ama o da Türk asıllı bir  Alman). Buna karşılık sunumlarda Türkiye’li bilim adamı Prof. Dr. Daron Acemoğlu’ndan 3 kez “alıntı” yapıldı, bu da altı çizilesi bir olaydı.  
BAZI OECD BULGULARI
*Küresel büyüme ile  küresel ticaret sırasında  direk  bir  ilişki ( korelasyon )  var. Dünya  ticareti içinde   G7’lerin payı azalıyor. BRIICS ve  diğer  GOÜ’lerin payı artıyor (2015: G7 % 45, Dünya %55). Dünya  ticaretindeki  gelişme  yoksulların gelirini  arttırıyor. (Türkiye 1993-2008 döneminde ticaretini  %20 daha fazla liberalize etti, geliri aynı dönemde  %  35 arttı ). 
*Çin’in imalat sanayi ihracatı değerinin %40‘ı başka ülkelerden aldığı girdiler oluşturuyor ve bu büyüklük içinde ABD’nin payı yaklaşık % 5.  Çin’in ihracatta yerli girdi kullanımı 2000-2011 döneminde ancak % 8  arttı.
  *Arkadan gelen (geri teknoloji) şirketlerde hem verimlilik hem de ücret artışları değişmiyor,  öncü şirketlerle açı büyüyor. 2001’de her 2 si için 100 endeks değeri 2013 ‘de öncü şirketlerde 127 ‘ye, “arkadan gelenler” de  ise  değişmedi hala 100.
*Dünya ticaretini arttırıcı ticari olmayan önlemlerin ilk 3‘ü çevre duyarlılığı, rüşvetin  azalması, araştırma-geliştirme olarak sıralanıyor.