Neredeyse her gün, Dünya’da adını bir biçimde duyurmuş birileri -politikacı, diplomat, asker, istihbaratçı, siyaset bilimci, analist, tarihçi, gazeteci ve bunun gibi- “Üçüncü Dünya Savaşı”ndan söz ediyor. Kimi başladı, kimi zaten hiç bitmedi, kimi başladı başlayacak, kimi şu zaman ya da şu koşullar oluştuğunda olacak diyor.
Bunlardan hangisi olursa olsun, -gerçekleşirse eğer- insanlık/Dünya, felaketin eşiğinde demektir! Hele hele nükleer silahların kullanılacağı bir savaşı düşünmek bile insanı çıldırtmaya yeter. Gerçi caydırıcılık gücüne dayanarak bir nükleer savaşın asla olmayacağını söyleyenler de var ama İsrailli bir bakan çıkıp Gazze’ye atom bombası atmaktan söz edebiliyorsa, bu olasılık var demektir. Putin de, Rusya tehlikeye girerse nükleer silah kullanırım diyebiliyor. Bir de ikide bir tehditler savuran Kuzey Kore’nin, insana “deli mi ne” dedirten başkanı da var.
Gerçi olasılıkların hiç biri gerçekleşmese de, Dünya’nın gidişatı, -bizim küçücük ülkemiz gibi- zaten bir arabanın vitessiz ya da frensiz yokuş aşağı gidişine benzemiyor mu? 

***

Dünya’nın gidişatını vitessiz/frensiz yokuş aşağı gidişine niye benzettim? Dünya’ya bakın, kaynıyor. Ukrayna, Filistin, Ortadoğu ve Dünya’nın değişik coğrafyalarında, zaten Dünya Savaşı’na dönüşme potansiyeli yüksek sıcak savaşlar süregidiyor.
Gazze’de, İsrail’in soykırım nitelikli, barbarca, vahşice, aşağılık ve en basit insanlık değerlerine bile ters katliamlar; ABD, İngiltere, Almanya ve yakın bağlaşıklarının desteği (en azından görmezlikten gelmeleri) ile süregidiyor. ABD, bir yandan da savaşın Ortadoğu’da yaygınlaşmaması, özellikle İran’ın savaşa aktif taraf olmaması için çaba harcıyor ya da çaba gösterir gibi davranıyor. Aslında ABD ile İran’ın, savaşmama konusunda perde arkası bağlantıları olduğu da dillendirilmekte!  ABD yönünden bu işin özünde/aslında İsrail’i koruma amacı yatıyor. 
Ukrayna Savaşı’nın yaygınlaşma olasılığı çok yüksek! Bu savaşın aslında Rusya ile ABD/Batı ya da Rusya ile NATO arasında süregittiğini bilmeyen yok. İki taraf da bunu biliyor ama görmezlikten geliyor. Sık sık, Dünya’nın farklı coğrafyalarında, ısınan ve savaş olasılığından söz edilen yaklaşık 10-15 başka sıcak bölge de var.  Bazı yorumlara ve irdelemelere baktığımızda Uzakdoğu’da savaş başladı başlayacak. Çin, Tayvan benimdir diyor. Rusya ile Japonya arasında paylaşılamayan adalar var. Filipinler Malezya’dan toprak istiyor. İki düşman kardeş, Güney ve Kuzey bir anda tutuşabilirler.
Keşmir, Hindistan ile Pakistan arasında barut fıçısı gibi. Hindistan’ın Çin’le  sınır sorunu, Pakistan ile İran arasında -yakın bir geçmişte çatışma da yaşanan- Belucistan anlaşmazlığı var.
Avrupa’da Büyük Sırbistan’ı kurma hayalleri, bu bağlamda Bosna’nın parçalanması, başlı başına bir tehlike! Bu arada zaman zaman sıcak çatışmaların yaşandığı Kosova sorunu her zaman sıcak! Arnavutluk ile Kosova’nın Büyük Arnavutluk hayali yaşıyor.  
Afrika’yı hiç konuşmayalım. Neresi sorunsuz ki? Afrika Boynuzu kaynıyor. Libya ile sahra altı ülkeler kaynıyor. Darbeler, yer yer sıcak çatışmalar hiç durmuyor.
Güney Amerika’ya gelince: Arjantin, Falkland benim diyor. Venezuella, Guyana’dan toprak istiyor. ABD’de “arınma gecesinden” yani iç savaştan/dağılma sürecinden söz edenler var. Bir de kanıtları var: Teksas’ın süregiden ABD’den ayrılma isteği!
Elbette ki biz de çatışma olasılığı olan bir coğrafyadayız. Bazı irdelemelerde, Ege ile Doğu Akdeniz (Türkiye- Yunanistan) de olası çatışma bölgelerinden biri olarak işaret ediliyor.

***

Bu arada, ABD - NATO - Avrupa üçgeni arasında ilginç bir durum/güvensizlik  yaşanıyor. Tramp, karşılığını vermeyen NATO ülkelerine savaşta yardım etmeyeceğini söyledi. Batı’yı, Tramp’ın yeniden ABD’nin Başkanlığa yeniden seçilmesi durumunda “terkedilme” korkusu sarmış. Rusya korkusu ile ha bire silahlanıyorlar. Bazı ülkeler traktör fabtikalarını tank fabrikasına dönüştürmeye çalışıyor. Almanya’da yeraltı sığınakları yapılıyor.
Kıyamet’in Ukrana Savaşı’nın sonucuna bağlı olduğuna yönelik söylemler de var. Bu bağlamda, iki taraftan birinin kesin yenilgiye uğramasının, Üçüncü Dünya Savaşı’nın başlangıcı olacağı yönünde güçlü irdelemeler yapılıyor. Rusya bir yenilgiyi asla içine sindirmez, yenilmemek için nükleer savaşı bile göze alabilir deniyor. Avrupa’da Rusya’nın Ukrayna’yı yenmesini göze alamaz, Ruslar bu defa onlara yönelir deyenler var.
Bir başka irdelemeye göre, eğer Tramp yeniden ABD Başkanı olursa yüzünü Uzakdoğu’da Çinle hesaplaşmaya çevirecek ve Avrupa’yı Rusya karşısında yalnız bırakacak! 
Üçüncü Dünya Savaşı öncesinde olduğumuzu düşündürecek, inanılması zor bir silahlanma ve savaşa hazırlanma çabaları da var Dünya’da! Savunma Sanayii aldı başını gidiyor. Buna koşut biçimde savunma bütçelerinin hızla artırılması gerçeği var.  Bu eğilimin, savunma sanayiinden/silah tüccarlığından beslenen para babalarının iştahını artırdığı, bu bakımdan bu sanayiin savaş eğilimlerini beslediği ve kışkırttığı, başka bir gerçek!

***

Bizim için en önemli olanı Türkiye’nin durumu! Savaş olasılığı bile Türkiye’nin önemini artırıyor. Koşut biçimde Batı ile ABD, Türkiye’ye yaklaşmaya çalışıyorlar. Ayrı bir çalışma konusu olduğundan değinmekle yetiniyorum.
Hiç mi umut yok? Yanıtını dostum Kenan Mortan’dan alıntıladığım, Yaşar Kemal’in sözüyle verelim: “Umut insan içindir.”