İçeriğinde, sosyal medya ile paylaşımımın da yer aldığı ve Meclis Başkanı Sayın Teberrüken Uluçay’a gönderdiğim, ondan milletvekillerine de dağıtılmasını rica ettiğim, benim de iletişimde olduğum bazı kurum ve yazar arkadaşlara benim dağıttığım “Açık Mektup,” aydın sorumluluğunu yansıtan bir belge niteliğinde olduğundan, bu sayfada da yayımlamayı kendime görev bildim.Mektup aynen şöyledir:

18 Mart 2020

Sayın Teberrüken Uluçay,

KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı,

Lefkoşa.

Cumhuriyet Meclisi çatısı altında yirmi yıl görev yapan, anayasa yapan iki kurucu mecliste de bulunan, KTFD ve KKTC anayasaları ile birçok temel yasanın yapımında etkin ve belirleyici rolü olan eski bir Meclis Başkanı, milletvekili ve kurucu meclis üyesi olarak, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ertelenmesi konusundaki görüşlerimi sizinle paylaşmayı kendime görev bildim. 16 Mart 2020 saat 14.09’da sosyal medya üzerinden aşağıdaki paylaşımda bulunmuştum:

“Coronavirüs salgını hayatı tüm yönleriyle etkilemeye devam ediyor. Bu bağlamda Cumhurbaşkanlığı seçiminin ertelenmesi söz konusu! Olabilir. Hatta belki de kaçınılmaz olacak. Yeter ki anayasal düzen zedelenmesin.

‘Zarurethukuku’ denen ve Rum tarafını, ortağı olduğumuz Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tek sahibi yapan bu (bana göre uyduruk) kavramın dillendirildiğini görüyoruz. Neden,Anayasa’mızın seçim ertelenmesini güçleştiren kuralları!

Önce şunu belirteyim. O kurallar oraya rastlantı olarak girmiş değil.  Ayırımında olunmadı da değil. Bilinçli bir tercih var o konuda. Çünkü bu konuda anayasal kuralların paspas edildiğini de gördük. Bir anda Meclis’in safdışı bırakıldığını da gördük.

Bu bakımdan seçim ertelenecekse ertelensin ama Anayasa zedelenmesin.

Gördüğüm kadarıyla bu konularda partiler arasında bir konsensüs var. O halde?

Tek güçlük seçim ve halkoylamalarındaki süreler ama bunlar Anayasa’dan kaynaklanmıyor. Yasa ile düzenleniyor. Yani yasa ile bir haftada halkoylaması yapmak mümkün.

Geçmişte sürenin kısaltılmasını sağlayarak yaşanan örnekler var. Seçim takvimi başladıktan sonra seçim tarihini öne alarak yaşanan örnek var. Araştıran bulur. 

Sözün kısası seçim ertelemesi Anayasa zedelenmeden yapılmalıdır. Yoksa vebali büyük olur. Yansımalarının nerede duracağı bilinmez.

Seçimi Rum’un tüm yaptıklarına yasallık haklılık kazandıracak zaruret hukuku saçmalığı ile anayasayı zedeleyerek yapmanın bu yönü de düşünülmelidir.”

***

         Konu ile ilgili görüşlerimi, çok ayrıntıya girmeden ama sosyal medya paylaşımından daha genişçe şöylece aktarabilirim:

         Konu üç yönden ele alınıp değerlendirilebilir:

  1. Anayasa’da değişiklik yaparak tartışmasız yeni kurallar getirilebilir. Bunun için özel ve geçici yasal kurallarla halkoylaması bir haftalık sıkıştırılmış sürede yapılabilir. Öncesi ve sonrası süreç de hesaba katılırsa yaklaşık iki haftada sonuç alınabilir. Bu yöntemin en zayıf tarafı, halkoylaması sürecinin salgınla ilgili genel anlamdaki kısıtlamalara ters olması ve seçmen ile kurullarda görev alacak olanlarda görülebilecek tepki ve isteksizliktir.

  1. Olağanüstü durumlarda Meclis seçiminin yenilenmesine olanak veren anayasal kurala karşın, Cumhurbaşkanlığı için benzer kural yoktur. Benim görüşüme göre böyle bir kural olmaması, Cumhurbaşkanlığı seçiminin kesinlikle ertelenmeyeceği anlamına gelmez. Bir boşluk söz konusudur ama Meclis yorumlama yöntemini kullanarak bu yönde karar verebilir. Hele de bu karar oybirliğiyle/konsensüsle alınırsa çok güçlü olur. Anayasaya aykırılık gündeme gelmeyeceğine göre de sorun çıkmaz. En azından çıkmama olasılığı çok yüksektir.

  1. Rumlar’ın, bizi 1960 ortaklık cumhuriyetinden dışlamak için kullandıkları “zaruret hukuku” kavramını gerekçe yapmak. Bu olasılığı düşünmek bile istemiyorum. KKTC hukukuna öyle bir uyduruk ve saçma sapan kavramın girmesi, Rumlar yasal haklılık kazandıracaktır. Kaldı ki bu gelecek için de Demokles’in kılıcı gibi, başımızın üstünde sürekli bir bir risk unsuru işlevi kazanacak, Anayasal düzen ciddi yara alarak zedelenecektir ve bunun vebali büyük olur. Yansımalarının nerede duracağı bilinmez. Erteleme, Rum’un tüm yaptıklarına yasallık haklılık kazandıracak zaruret hukuku saçmalığı ile yapılmamalıdır.

Sonuç Olarak

Birinci seçenek en iyisi olmakla birlikte, uygulanabilirliği kuşkuludur.

Üçüncü seçenek bana göre asla düşünülmemelidir.

En az sakıncalı seçenek ikinci seçenektir. Sayın milletvekillerinin sağduyu, basiret ve (dileğim)konsensüsle karar vermeleridir. Bu seçenekte esas sıkıntı seçim ertelemesi durumunda Cumhurbaşkanlığı makamının ne olacağı konusudur. İşin bu yönü daha karmaşıktır. Çünkü beş yıl için seçilen milletvekilliği süresinin uzatılmasına benzer bir uygulama yapmak kolay değildir. Milletvekilliği süresinin beş yıl olması kuralı katı değil, erken seçimle bu süre kısalabilir. Oysa cumhurbaşkanlığı için öngörülen beş yıl süresi katıdır. Erkene alınamaz. Erkene alınamayınca uzatılma işlemi yapılabilir mi? Bence kuşkulu ve karmaşık bir durum söz konusudur. Bu da oybirliği/konsensüs sağlanması ve anayasaya aykırılık iddia edilmemesiyle aşılabilir gibi görünmektedir ancak bu işin geleceği de vardır. İleride herhangi bir cumhurbaşkanlığı tasarrufunun anayasaya aykırılığı gündeme gelebilir ve böyle durumda yargını ne karar vereceği kestirilemez. 

Sayın Başkan,

Bu mektubumu ilgili komite üyeleri ile tüm milletvekillerine dağıttırırsanız sonsuz memnuniyet duyacağım. “Açık mektup” niteliğindeki bu mektubu başka kurum ve makamlar ve kamuoyu ile de paylaşacağımı da bilginize getireyim.    

Çalışmalarınızda başarılar dilerim.