Girne’de “beyaz bölge” diye nitelendirilen bir imar bölgesi vardır. Zeytinlik’in doğusundan başlar,  yeni liman bölgesine kadar uzanır, çevre yolunun da kuzey kısmıdır. Uzun yıllar bu bölgede üç katın üzerinde bina yapılmaması için yürürlükte bir emirname vardı. Ta ki 2011 yılına kadar. Hepimizin yakından tanıdığı bir “sol” siyasetçinin baskısıyla 2011 yılında yayınlanan emirname ile 10 katlı binalara izin verildi. İlk binaları da bu siyasetçinin arsalarına yaptılar. Arsalar bu tarihe kadar 80 ile 100 bin Sterlin arasında satılıyordu. Fiyatlar fırladı. 200, derken 300 bin Sterlinler konuşulmaya başlandı. Kimseden ses çıkmıyordu. Arsasını satan satana bir dönem yaşandı. Ardından altyapı problemleri su yüzüne çıkmaya başladı. Kanalizasyon, su altyapısı yeterli gelmiyordu. Elektrik sorun olmaya başlamıştı. En önemlisi de trafik yüzünden sokağa çıkılamayacak duruma geliniyordu artık. Sayesinde 10 katlı binalara kavuştuğumuz “sol” siyasetçi de itiraz etmeye başladı. Ne de olsa kendi arsalarına binaları dikmiş, parayı kapmıştı. 
2015 yılında başka bir “sol” parti iktidardayken bu duruma el atma ihtiyacı doğdu. Emirname güncellenmeliydi. Emirname değişikliğine karar verildiğinde yandaş kesime haber salındı. Arsasını yüksek fiyattan ve 10 katlık izinle satmak isteyen hemen proje çıkartmalı ve planlama onayını almalıydı. Yoksa emirname ile birlikte yüksek kat çıkamayacak, arsaları daha ucuza satmak zorunda kalacaklardı. Bir yandan emirname değişikliği için çalışmalar sürerken diğer yandan da haberi olan ayrıcalıklı kesim de proje yapıp izinlendirmekle uğraştı. 2016 yılı başında emirname değiştirildi. Yandaş ve haberdar kesim arsalarını 10 katlı bina yapacak şekilde izinlendirmişti ve gönül rahatlığıyla emirname değiştirilebilirdi çünkü. İzinlerini alanlar arsalarını 500 bin Sterlin’e varan fiyatlarla satışa devam ettiler. Kat izinleri 10’dan 7’ye düşen habersiz insanların arsaları bu ayrıcalıklı kesimin fiyatlarının yarısıydı artık. Kat izinleri düştü diye sevinmeyin yani. İçerili abilerimiz on katlık izinlerini çoktan aldılar. Girne’ye daha çok 10 katlı bina dikilecek. Trafik artacak, kanalizasyon yetmeyecek, elektrik altyapısı dayanamayacak.
Bu rant hikayesinin menfaatlerine konanların bir kısmı şimdi “Girne öldü” edebiyatı yapmakla meşgul. Onlara göre arsalarını üç-beş yıl öncesinin 5 katı fiyatına satarken Girne ölmüyordu ama satıp parayı aldıktan sonra ölmeye başlamıştı. Hatta bazılarına göre de müteahhitler suçluydu. Fahiş fiyata arsa sattıkları müteahhitler inşaat yapıp pazarladı diye çok suçluydu. Bu sevimli, bol Sterlinli ve şikayetçi kesim arsayı sattıktan sonra alanların hayat boyu bu arsalarda çiçek yetiştirmesi gerektiğini düşünüyor, ve bunu da utanmadan söylemekten çekinmiyor aslında. Binbir oyunla, içerili bilgiyle arsalarına emirname öncesi izin aldıklarını, bu yüzden arsalarının daha fazla para ettiğini de söyleseler içim yanmayacak. Sterlin aktivistleri bunlar. Kraliçe baskılı parlak Sterlinleri alana kadar herşey mübah, ama sonrasında herkes suçlu. Suyu bulandıran, bulanık suda bolca balık tutan, yeterince balık tuttuktan sonra denizin kirli olduğunu söyleyip kimsenin bölgeye girmesine izin vermeyen gene bunlardır. 
Bilmeyenler öğrensin, Girne’nin imar hikayesini iyi bilsin diye yazıyorum. Siz siz olun, rant kapısını açık tutmak için oynanan oyunları ve tezgahlayan romantik çevreci siyasilerimizi unutmayın. Seçimlerde lazım olur…