Belki de ömründe alınları hiç secdeye gelmemiş, yani Cuma namazına bile gitmemiş insanlarımız, Rumların Kuzey Kıbrıs’ta kalmış eski kiliselerinde yapılan ayinlere katılıyor.
AB veya Rum tarafınca destekli bazı sivil toplum kuruluşlarına üye insanlarımız barış için mum yakıyor.
İlk bakışta “Barış” adına özlenecek bir fotoğraf. Ancak, geçenlerde Kördemen’deki Kilisenin yeniden restorasyonu bana bir konuyu anımsattı.
Acaba Rum papazların peşisıra ayinde mum yakanlar, Rum papazların Türklerden ÖZÜR DİLEMESİNE de tanık oldular mı?
1963’de karma bir köy olan Ayvasıl (Türkeli) köyüne saldıran ve 19 Türkü katleden Rumlar, Kördemen Kilisesi’ndeki ayinden çıkıp Türkleri Ayvasıl’a gelmiş ve orada ele geçirdikleri Türkleri canlı canlı toprağa gömmemişler miydi?
Değerli okurum, “Barış” olmalı. Ama, 24 Aralık 1963’de Kördemen (Kılıçarslan) Kilisesi’nden çıkıp Ayvasıl’daki Türkleri öldürmeden canlı canlı toprağa gömenler veya onların temsilcileri dönüp halkımıza “Affedersiniz, biz yanlış yaptık,” demeyecekler mi?
Bakın, Kördemen Rumlarına 1958’de Gönyeli’de Türkler tarafından yapılan katliamı ve İngilizlerin bu provakasyondaki rolünü şiddetle kınıyorum.
Ancak, Kördemen Rumlarının ne kadar gaddar olduğunu, her yıl Ayvasıl Şehitleri’ni anmak için yapılan törenlerinden biliyoruz. Mayıs ayında piyasaya çıkacak olan KIBRIS’ın KADINLARI adlı kitabımda yer alan bir değerli tanığım, bakın bu konuda ne diyor?
Efendim, Barış’a evet; ama önce özür dilenmeli, diye düşünüyorum.
Saygılarımla!..
Huriye Kadıoğlu anlatıyor:
“Ayvasıl’da kalanlar”
24 Aralık günü babamın traktörü ile Ayvasıl’dan kaçıp önce Şillura’ya, ardından da sabaha karşı Fota’ya gelip, hayatımızı kurtardık. Ancak, o panik ortamında herkes babamın yaptığını yapamadı; köyde kalanlar da oldu.
Bazı Rum komşularımız Ömer dedem ve dilsiz Mustafa’nın
kaçmasına yardım ettiler. Nitekim onlar da sabaha karşı saat iki sularında Fota’ya (Dağyolu) geldiler.
Köyde kalan akrabalarımızdan Ayşe teyzem, dayım Mehmet Ali, Küçük Ayşecik araçlarıyla kaçmak istemişler. Ancak arabaları çalışmayınca güvenli olacağını düşündükleri tek yer olan okul binasına sığınmışlar.
Teyzem, dayım, İsmail Enişte ve Mehmet orada kaldı. Yeğenlerim Mehmet ve Ömer ile anneleri Ayşe, Mustafa Dayı ve diğerleri… Toplam ondokuz şehidimiz
şimdi köydeki Ayvasıl Şehitleri Anıtı’nın bulunduğu yere gömülmüşler.
Yıllar sonra, 1974’de yapılan otopsilerden, EOKA çetelerinin köydeki bütün şehitlerimizi canlı canlı toprağa gömüp üstlerini örttükleri anlaşılıyor.
21 Aralık’ta başlayarak biz Kıbrıs Türkü’ne karşı başlatılan Akritas Planı bir soykırım hareketiydi. Allah’tan askerimiz bu durumun başımıza geleceğini biliyordu. Hazırlıklı olduklarından Ada çapında az şehit verdik. O günleri bir daha asla yaşamak istemem.
Yazarın notu:
Ayvasıl’da katledilenler toplam ondokuz kişiydi. Onlar, Lefkoşa Genel Hastanesi’nde şehit edilenlerle birlikte aynı toplu mezara atılmışlardı.
Ayvasıl Şehitleri 1974 sonrası Lefkoşa Tekke Bahçesi’ndeki diğer 1964 Şehitleri’nin yanına gömüldüler ve onca şehit veren Ayvasıl’a da Türkeli adı verildi.