İsmail BOZKURT

 “Artık yaşımın beni zorladığı bir sürece girdiğimden, 1998’den başlayarak sürdürdüğüm KIBATEK Vakfı Başkanlığı’nı, dün (19 Nisan 2022) itibarıyla bıraktım.

Geride yaklaşık 30 ülkede temsilcilik, 38 uluslararası sempozyum, 40’ı aşkın kitap, 5 ciltlik Kıbrıs Türk Edebiyatı Tarihi, Turnalar dergisinin 84 sayısı, onlarca etkinlik, onlarca yarışma ve benzeri konularda kültürel/yazınsal birikim kaldı.

Almanya’nın Hamburg’undan Kazakistan’ın Türkistan’ına, Rusya’nın St. Petersburg’undan Ukrayna’nın Kiev’ine, Polonya’nın Krakov’undan Azerbaycan’ın Baku’suna, Türk Dünyası coğrafyasından Anadolu ve Balkanlar coğrafyalarındaki çok sayıda kente Kıbrıs’ta Türk dilinde güçlü bir edebiyat olduğu gerçeğini taşıdık. Birçok şair ve yazarımızın eserleri değişik dillere çevrildi, edebiyatımızla ilgili yayınlar yapıldı.

Bu yolda, yüzlerce insanla birlikte yürüdüm. Tümüne teşekkür ederken, görevi gönül rahatlığıyla devrettiğim Sayın Oğuz Karakartal’a ve Mütevelli Heyeti’nde yer alan tüm arkadaşlarıma başarılar dilerim.

KIBATEK Onursal Başkanlığa layık gören Vakıf Seçici Kurulu’na da teşekkür ederim. Onursal Başkan olmasam da son nefesime kadar bu yolda yürüyenlerin yanında olacağım.”   

Bu, 20 Nisan 2022 günü sosyal medyada yaptığım paylaşımdır.

KÜLTÜR-SANAT KONUSUNDA KAMU/DEVLET DUYARLILIĞI

            Varoluş ve devletleşme süreci yaşayan ülkelerde, başka şeyler yanında, toplumsal bellek yaşamsal önem kazanır. Bunun için de kamu/devlet, kültürünü kayda geçecek çalışmalar yapar, yaptırır;  destekler, özendirir, ödüllendirir. Benzer çalışma ve politikaları, genel anlamda sanat, özel olarak ülke edebiyatı için de yapar. Bu, bir anlamda toplum belleğinin kayda geçirilmesi demektir.

            Bu gibi ülkeler için “tanınma,”  toplumsal bellek kadar önemlidir. Diğer yandan kültür, sanat ve edebiyat, “tanınma” için önemli araçlardır. Özellikle bizim gibi,  siyasal tanınma bağlamında inanılmaz zorluklarla karşılaşan, var olan dünya düzeni içinde yer almanın önüne dağlar kadar engeller dikilen ülkeler için kültür, sanat ve edebiyat bir çıkış yolu olup hiçbir biçimde engellenemez. Ne dağ, ne deniz, ne de demir perde ya da başka engeller, kültür, sanat ve edebiyatın önünü tıkayamaz.

Ne yazık ki Kıbrıs Türkleri (ya da KKTC) özelinde, bu konularda kamunun/devletin “inanılmaz” duyarsızlığı söz konusudur. Bizde kamu/devlet, toplumsal belleğin kayda geçmesi konusunu önemsemediği gibi, kültür, sanat ve edebiyatı da her zaman göz ardı etti.   Siyasal tanınmanın devletlerarası “çıkar/denge/güç” denklemlerine sıkı sıkıya bağlı olduğu dünyamızda, spor alanında bile bu denklemlerin belirleyiciliğinden kaynaklanan dışlanmışlığımız süregidiyor. Buna karşı, sıkça vurguladığım gibi Ada’da siyasal bir varlık olmasının ötesinde efsanevi bir varoluş savaşımı ile de beslenen, tanıtma gücü/potansiyeli de olan kültür, sanat ve edebiyat karşısındaki devlet/kamu duyarsızlığı anlaşılır gibi değildir ve bu durum şaşırtıcı bir gerçeklik olarak sırıtıyor. 

 Üstelik KKTC Anayasası, başka ülke anayasalarında pek görünmeyecek biçimde Devlet’i, “sanatçıyı koruyucu, destekleyici, özendirici ve ödüllendirici önlemleri” almakla görevlendirmiştir. (KKTC Anayasası Madde:62/11) Anayasamızın bu “buyurucu/emredici” kuralı bile kamuyu/devleti, harekete geçirememiş; bizde bu işi, Devlet ya da kamu kurumları değil bir avuç inançlı insan ile sanatçılar/edebiyatçılar yapmıştır.

Bu yönde çaba harcayan kurumlar da oldu. 24 yıl Başkanlığını yürüttüğüm ve yukarıda aktardığım paylaşıma konu olan KIBATEK bunların başında gelir.

NEDİR KIBATEK?

Kısa adı KIBATEK olan Kıbrıs-Balkanlar-Avrasya Türk Edebiyatları Vakfı, bir yandan dünyada Türk dili ile yaratılan edebiyatlarla ilgili çalışmalar yaptı, bir yandan da Kıbrıs Türk Edebiyatı’nı uluslararası platformlara taşıdı.

Bu konuda ilk yapılanma, 1998 Mart’ında, Başkanı olduğum Doğu Akdeniz Üniversitesi Kıbrıs Araştırmaları Merkezi’nin düzenlediği  “I. Uluslararası Kıbrıs ve Balkanlar Türk Edebiyatları Sempozyumu” sonunda bir “İzleme Kurulu” oluşturulması ile başladı. 27 Mart 2001’de KIBATEK Vakfı, 34 kurucu üye ile tüzelkişilik kazandı.   KIBATEK Vakfı’na paralel olarak, Ankara’da da dernek statüsünde Kıbrıs–Balkanlar–Avrasya Türk Edebiyatları Kurumu kuruldu. 30’dan çok ülkede KIBATEK temsilcileri vardır.

          Paylaşımda da görüleceği gibi uluslararası sempozyumlar, KIBATEK’in çok önemli çalışmalarıdır. Bilim insanları, araştırmacılar, yazarlar ve şairlerin katıldığı sempozyumların yapıldığı geniş coğrafyayı daha iyi anlatmak adına, nerede yapıldıklarını ve yıllarını veriyorum:

          Gazimağusa (1998), Karşıyaka / İzmir  (1998), Köstence- Romanya (1999), Struga –Makedonya ( 2000), Ankara (2001), Türkistan - Kazakistan (2002), Akmescit-Kırım (2002), Baku - Azerbaycan (2003, Çanakkale (2003), Ankara (2004), Bükreş - Romanya (2004), Kiev - Ukrayna (2005), Lefkoşa (2005), Nevşehir (2006),  Baku - Azerbaycan (2006), Adana,/Antakya /Halep/Şam (Türkiye ve Suriye 2006), Antalya (2008), Hamburg – Almanya (2009), Prizren - Kosova (2009), Bodrum (2010), Alanya (2010), Bilecik (2011), Alanya (2011), Saraybosna – Bosna-Hersek (2012), İstanbul (2012), Gazimağusa/Lefkoşa/Girne (2013), Alanya (2013), Ankara (2014), İstanbul (2014), St Petersburg – Rusya (2014), Krakov – Polonya (2015), İzmir (2016), St. Petersburg – Rusya (2016), Ardino/Eğridere - Bulgaristan (2017), Lefkoşa (2018).

          Ayrıca 2012’de Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi ev sahipliğinde “Uluslararası Türk ve Dünya Edebiyatları Arasında Etkileşimler Sempozyumu;” Amasya Üniversitesi ev sahipliğinde “Göç Ve Kültür Sempozyumu” ile “Savaş Ve Kültür Sempozyumu” yapıldı.

          Sempozyumların üçü, yalnızca Kıbrıs Türk Edebiyatı’na yönelik olarak “Kıbrıs Türk Edebiyatı Ve Edebiyatçıları Sempozyum” adıyla yapıldı. Dördüncüsü 2020 yılında yapılacaktı. Çalışmaları da başlamıştı ama salgın yapılmasına olanak vermedi.

KIBATEK’in çok önemli çalışmalarından biri, KISBÜ (Kıbrıs Sosyal Bilimler Üniversitesi) ile işbirliğinde yürütülen ve yaklaşık üç yıl süren Kıbrıs Türk Edebiyatı Araştırma ve Tanıtma Projesi çerçevesinde hazırlanan Kıbrıs Türk Edebiyatı Tarihi (1571 – 2017) adlı dev eserdir. Yaklaşık 4000 sayfa ve beş cilt halinde 2019’da yayımlandı.  Kıbrıs Türk Edebiyatı’nın 446 yıllık envanteri niteliği de taşımaktadır. Ansiklopedik niteliği olan Kıbrıs Türk Edebiyatı Tarihi (1571 – 2017) çalışmalarına 89 akademisyen/araştırmacı madde yazarı olarak katkı yaptı. Şiir, roman, öykü, tiyatro, anlatı, anı, gezi, deneme türleri esas alınarak hazırlanan beş ciltlik eserde 500’ü aşkın yazar ya da şairin, sayıları binlere varan kitabı değerlendirildi.   Bu arada KIBATEK olarak, belirli sürelerle ek ciltler yayımlanması ve eserin sürekli güncelleşmesinin hedeflendiğini de belirtmiş olayım.     

SON OLARAK

          KIBATEK’in yoğun çalışmalarına bakarak “derenin suyunu” merak edenler olmasını doğal karşılıyorum. Peşinen KIBATEK’in bir yerlerden para alıp bu işleri yapmasının söz konusu olmadığını belirteyim. Bazı projeler bağlamında TC kaynaklı maddi destek alındı ama ne yazık ki KKTC kurum ve makamlarından gelen destek çok sınırlı, hiç denecek kadar azdı. Paydaş kurumların desteği genellikle kendi olanaklarından (salon, sosyal tesis) yararlandırma biçiminde oldu.

          Kişi bağlamında katılımcılar, konaklamayı genellikle kendi olanaklarıyla yaptılar, seyahat masraflarını da çoğu kez kendileri karşıladılar.    

          KIBATEK çalışmalarının özgürce ve herhangi bir makama/kuruma bağlı olmadan, dayanışma/işbirliği temelinde, imece yöntemiyle yürütüldüğünü söyleyebilirim. (Yani bir yerden yığınla para alındı ve bu işler yapıldı diye bir husus yok!)

            Devlet/kamu desteği olmadan bu kadar uzun süreli ve kapsamlı çalışma yapan başka oluşum var mı bilemem ama KIBATEK’in bu kadar geniş bir coğrafyada  sürekliliği/sürdürülebilirliği başarmasının temelinde, dayanışma/işbirliği ve imece yatar. Bir de inanç ve kararlılıkla yürümek! Bunların tümü, KIBATEK katılımcıları için bir aile ortamı yarattı ve bu ortam da belirleyici olan hususlar arasında yer aldı.    

          24 yıl süren Başkanlık döneminde, dünyanın değişik yerlerinden yüzlerce insan ve onlarca kurumun katkısı, emeği var. Tümüne buradan da teşekkür ediyorum.