19 Haziran 2023 Pazartesi günü Günay Kiprit’in şiir kitabı “57. Sayfa”nın tanıtım etkinliği vardı. O etkinlikte Mustafa Kemal Kasapoğlu, Soyalp Tamçelik’le birlikte yayıma hazırladıkları, “Sultan II. Abdülhamit Dönemi Kıbrıs Haritaları” adlı eseri de getirdi.  Ayni gün, birisi şiir diğeri araştırma, iki yeni kitabı edinmiş oldum böylece! Kısaca bu kitaplardan söz edeceğim.
Gelin önce araştırma, ardından şiir kitabına bir göz atalım.

“SULTAN II. ABDÜLHAMİT DÖNEMİ KIBRIS HARİTALARI”
Prof. Dr. Soyalp Tamçelik ile Mustafa Kemal Kasapoğlu’nun çok güzel ve üretken bir ikili oluşturduklarını daha önce de bu sayfada dile getirmiştim. Bilim ve yayın dünyası ile toplumsal belleğimize, peş peşe öyle güzel yapıtlar kazandırıyorlar ki! 
Bu sayfada çıkan 12 Kasım 2019 Salı günkü yazımda, onların “Kıbrıs Şer’iyye Sicilleri-1A Numaralı Kıbrıs Şer’iyye Sicili (Hicrî 988- 1003/ Miladî 1580 - 1595)” adlı 1435 sayfalık dev yapıtlarını; 9 Mart 2021 tarihli Vatan’ın bu sayfasında ise bu kez 499 sayfalık Kıbrıs Şer’iyye Sicilleri’ninin İngilizce’sini (“Cyprus Vaqfs Administration, Cyprus Court Registers, Cyprus Court Register No.1 (A.H. 988-1003 / A.D. 1580 – 1595)” ele almıştım.  
İki dev eser arasında iki yıldan az bir süre geçmişti. Aradan iki yılı az aşkın bir süre daha geçince bu kez, “Sultan II. Abdülhamit Dönemi Kıbrıs Haritaları” adlı eserle karşımıza çıktılar. Yani dört yıldan az bir sürede (Kasım 2019 – Haziran 2023), bize üç muhteşem eser kazandırmış oldular.
Genelde Kıbrıs’ın ilk haritalarını adayı ele geçirdikten sonra İngilizler’in yaptığı bilinir ve yazılır. Meğer 1878’de -geçici de olsa- Kıbrıs’ın İngilizler’e geçmesinde imzası olan II. Abdülhamit, o yıl içinde Kıbrıs’ın 15 haritasını çizdirmiş.  
Soyalp Tamçelik, “Takdim” yazısında karton bez üzerine, renkli ve elle çizilen bu 15 haritanın “padişahın özel mülkleri, Ada’da bulunan su yolları, bentleri, askeri binaları, deniz ve karayolları, doğal limanları, yeraltı suları, istihkâm mevkileri ve imar faaliyetlerini” resmettiğini yazar. Köprü ve resmi dairelerle yerleşim merkezleri de haritalarda yer alır.
Tamçelik, haritaların “bir yandan çizildikleri dönemde şehirlerin çehresini gösterirken, öte yandan geçirdiği değişimi ve dönüşümü göstermesi açısından tarihe ışık tuttuğunu” da belirtir.
Kitapta, Kıbrıs Vakıflar Genel Müdürü Prof. Dr. İbrahim Benter’in “Önsöz”ü, Prof. Dr. Soyalp Tamçelik’in açıklayıcı “Takdim” yazısı; haritaların teknik özellikleri, kent dokusu ve toplumsal mirasın içeriği ile değerlendirme ve sonuç bölümleri yanında, kapsamlı “Kaynakça” ile “Dizin” bölümleri ve Ekler de yer almaktadır. Haritalar, kitapla birlikte özel kutu içinde verilmektedir.
Özellikle konuya ilgi duyanlarla araştırmacılar bakımından göz ardı edilemeyecek bir eser! Ayrıca, Kıbrıs haritalarının İngilizler tarafından yapıldığı “algısını” (bilgisini demiyorum) yıkıp “şehir efsanesi”ne dönüştürecek bir eser!
Bunlar ilk okuyuştaki algılarım. Kitabı derinliğine okuyunca belki yeniden ve daha geniş yazarım.            
Prof. Dr. Soyalp Tamçelik ile Mustafa Kemal Kasapoğlu’na koskocaman bir kutlama ve sonsuz teşekkürler… Çok geçmeden karşımıza başka eserlerle çıkacaklarından eminim.
 

 “57. SAYFA”
Günay Kiprit’le aynı camianın insanlarıyız. Onun sanatçı yönünü iyi bildiğimi sanıyordum. Amatör tiyatroculuğu var. Ayrıca kolektif sergilerde resimleri yer aldı. Bu arada kısa bir süre önce doktorasını verip Doktor ünvanı da kazandı: Dr. Günay Kiprit! Bir de baktık şiir kitabı da çıkıvermiş! Yani şiir de yazıyormuş. Şaşırmadım desem yalan söylemiş olurum.
Şiir kitabının adı ilginç: “57. Sayfa!”
Kitapta 56 şiir var. 56, onun yaşı! “Duygularımı aktarmaya çalıştığım elli altı şiirimin her birini, yaşam çizgimde tamamlamış olduğum bit yıla ithaf ettim” diye açıklıyor bu durumu! 57. sayfayı ise “gelecek, hayaller, umutlar ve yazılmayı bekleyen dizeler için yeni ve boş bir sayfa olarak” bıraktığını söyler.
Okuyucu ile güzel bir bütünleşme, değil mi?
Günay’ın şiirleri, -yine kendi deyişi ile- yaşantısındaki  “kesitlerin, sevinçlerin, üzüntülerin, aşkların, terkedilişlerin, umutların, pişmanlıkların” dizelere dökülmüş halidir. İlk olmalarına karşın belli bir düzeyi tutturmuş şiirler olduğunu söyleyebilirim.        “Lefkoşa,” Kıbrıs Türk Şiiri’nde oldukça “baskın” bir konudur. Günay Kiprit’in de, 50. Şiiri  Lefkoşa üzerine! Onun bu şiirini paylaşıyorum:
LEFKOŞAM
Eski, tahta pancurlar gibi yüreğim
Eski Lefkoşa’mın bilinmez, sokaklarında
Yaseminler kokuyor ağırdan
Akşamın ürperten, serinliğinde
Dök diyorum bir kadeh daha, dök
Öyle bir susamış ki gözlerim ışığına
Lefkoşa’nın karanlığında
Bende yok buraların anısı, yaşanmışlığı
Kemal’in Hamamı, Anibal’ın şeftalisi
Ciğerci Ahmet’in fasulyesi
Öyle bir akşamdı, dün akşam da
Eski Lefkoşa’mda
Boş masada boş kadehimle, ben
Ay doldurdu tüm boşlukları nasılsa
Huzurun gibi, aşkın gibi
Lefkoşa’m    
Kutlarım Günay, Edebiyat Dünyası’na hoş geldin!