Aylardan beri çalkalanan Amerika Başkanlık seçimleri, nihayet geçen Çarşamba günü, Joe Biden’in 46’ncı ABD Başkanı olarak yemin etmesi ile son buldu ve Biden göreve başladı.
“Göreve başladı” diyorum, çünkü bir önceki başkan Trump, devir teslim ve yemin törenine katılmadı. Ayrıca bir de mektup bıraktı arkasında.
Esasında bugüne kadar gelmiş geçmiş en maceracı ve en kabına sığamayan başkan, herhalde Donald Trump’tı.
Trump’a seçimi kaybettiren en önemli faktör, herhalde dünyayı saran şu koronavirüs belasıdır.
Bir türlü yenilgiyi hazmedemeyen bir yapısı var Trump’ın. Giderken bir de şu sözleri etti:
“Yeniden görüşeceğiz” diyor giderayak.
Onu elbette ki zaman gösterecek. Dünyadaki değişen dengeler, bütün savaşlar ve stratejik planlar gösterecek Trump’ın yeniden geri gelip gelmeyeceğini. Lakin atı alan çoktan Üsküdar’ı geçti.
Joe Biden, şimdilik ağırbaşlılığı ve dengeli açıklamaları ile halkına güven veriyor. Bu güveni umarız bütün dünya krizlerinde de gösterir. Mesela Kıbrıs sorununda gerçekleri görerek hareket edecek mi yeni başkan Joe Biden?
Bence Joe Biden, Başkanlık görevlerine başlarken, Türkiye’nin yükselen değerlerini ve dünya üzerindeki itibarıyla stratejik etkisini iyi görmesi ve onu iyi algılaması lazım. Herhalde yine ABD’deki Rum ve Yunan lobicileri hiç boş durmayacaklar. Durmaksızın Türkiye’nin ve Kıbrıs Türklerinin altını oymaya başlayacaklar.
Bazı şeyleri hatırlatmak lazım Joe Biden’e...
Mesela Amerika için Kore’ye giden Türk askerlerini...
Mesela ortadoğu krizinde kullandıkları İncirlik Hava üssünü.
Mesela her zaman Türkiye’nin ABD’ye dostluk mesajları verişini...
Ve daha nice mesejları...
Dünyada terör yaygın hale gelirken Türkiye, terörün başını ezmiş ve huzurlu bir ortam yaratmıştır. Gerek Türkiye’de, gerekse bütün dünyada her zaman terörün karşısında olan koca bir Türkiye var şu anda Biden’in karşısında.
Türkiye’nin ve Kıbrıs Türklerinin Doğu Akdeniz’deki haklarının yenmesine Biden, kesinlikle Rum ve Yunanlılara prim vermemelidir. Biden dengeli ve mantıklı politikalar üretirse, işte o zaman Türkiye’yi yanında bulacaktır.
Bugün Türkiye, dünyadaki silah ve savaş sanayii sıralamasında herhalde altıncı veya yedinci sıradadır. Yunanistan ne halt ediyor orada? Rumlar ne halt ediyorlar, onu da sormak lazım Biden’e.
Suriye savaşlarında milyonlarca Suriyeli’ye ev sahipliği yapmış ve hayatlarını güvenceye almıştır. Türkiye sadece Suriyeliler açısından bakmıyor dünyaya. Kimin başı ağrısa imdada yetişir, tıpkı Kore savaşlarındaki gibi.
Türkiye hala NATO’nun en güçlü üyesi onurunu korumaya devam ediyor.
Nedense her ABD Başkanlık seçimlerinde geçmiş suikastlar gelir aklıma. Bu amaçla bir araştırma yaptım. Bu araştırmada birşeyi öğrendim.
Böyle zamanlarda veya eski ve yeni başkan çatışmalarında bir sürü etnik gruplar eylem yaparlar ve seçimi kaybeden başkana alkış tutarlar. 1963 Kasım’ında John F. Keneddy’nin bir Dallas gezisinde arabasında uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybetmesi, hala yüreklerde bir sızı olarak duruyor.
Herkes o suikastı, Kennedy’nin Kûba krisine bağladı. Geçmişe bektığımızda da Abraham Lincoln’u, James Garfield’i ve Robert Kennedy’i görürüz.
Yine geçmişte suikastan kurtulan Roosvelet’i, Garry Truman ve dahalarını anımsarız.
ABD Başkanlarına yapılan suikastlar üzerine ne kadar çok film çekildi, hatırlar mısınız? O filmleri, nefeslerimizi tutarak izlemişiz.
İkiz kulelere yapılan ve o saldırıda ölen binlerce insanın o dramını da kabul etmemek imkansızdır. Onu da unutmadık.
Hani demokrasi, demokrasi derler de, yine farklı görüşteki gruplar o demokrasinin de içine ettiler maalesef, affedersiniz.
Joe Biden’in gerek ABD’ye, gerekse dünya siyasetine hayırlı olsun demekten başka birşey gelmiyor elden.
Özetle Biden’den beklenen şey, dünya güçlerini ve adaleti düşünerek dengeli ve eşit politikalar üretmesi ve geleceği iyi imar etmesidir.