Gerçek barış gerçekçi olarak tanımlanmadıkça aynı toprak üzerinde yaşayan toplumlarda gerçek barışın teessüsü adına oldukça sakıncalı hatta tehlikeli yanlış, hatta absürt biraz da avuntu amaçlı düşünceler barışın yerine geçebilir.
Ve buna inananlar şöyle söyleyebilirler.
"Ne barışı yahu, bunca yıldır silahlı çatışma mı oldu ülkede.
"İşte barış bu, daha ne?" Halbuki böylesine tehlikeli barış görüntüleri bir çok savaş aralarında çok görülmüştür yakın tarihte.
Çanakkale savaşları çok eski değil...
Türklerle İngiliz askerleri gırtlak gırtlağa savaşırken çarpışmalar ara ara duruyor ve bu geçici ateşkesten yararlanan askerler mevzilerinden çıkarak birbirleriyle sohbet ederlerdi.
İngiliz askerleri Türk askerlerine çikolata ikram eder Türk askeri de onlara tütün, sigara ikram ederlerdi.
Ve sonrası savaşa devam...
İşte bunun adı da barış.
Biz böyle bir barış mı istiyoruz âllah aşkına.
Yoksa gerçek barış mı...
Karşılıklı güven duygusu mu?
Karşılıklı sevgi mi, saygı mı?
Kaynaşmak ki.
Farklılıklara saygı veya hoşgörü mü veya ekonomik, kültürel ve sportif ilişkilerin tesisi mi.
Sağlıkta iş bölümü mü?
Eğitimde barışı pekiştirecek dostlukları oluşturacak tadilatlar mı?
Kendimizi aldatmayalım halen yaşamakta olduğumuz mevcut düzen barış değildir, sayılmaz.
Lütfen daha fazla kendimizi ALDATMIYALIM...