Kapitalizm yasal mafya, mafya da yasal olmayan kapitalizmdir”. DarioBötancourt- Maria Garcia

Ünlü Amerikalı işbitirici kapitalist ElonMusk’ın 2021 yılı itibariyle 191 milyar dolar serveti olduğu söyleniyor… (Tabii işbitirici olmak da birilerinin ‘işini bitirmeden’ mümkün değildir)… Akıllara durgunluk veren buservetin sahibi olan zat;ortalama insandan, mesela asgari ücrete talim eden bir işçiden 191 milyar kat zekâya, yeteneğe, beceriye, çalışkanlığa sahip olduğu için mi bunca servetinsahibi oldu? O insanüstü bir yaratık mıdır ki, akıllara durgunluk veren skandal servetin üstünde oturuyor?

Mülkiyet gasptır, zorla, şiddet ve hileyle topluluğa (kamuya,socium’a, herkese) ait olana özel şahıslar tarafından el konulan zenginliktir. Hukuka uygunluk, sorunun esasını angaje etmez, şeylerin seyrini değiştirmez…Zira,yasal olan, haklı olan, adil olan demek değildir… Son tahlilde o yasaları yapanlar da, yaptıranlar da mülk sahibi sınıflar (büyük hırsızlar) olduğuna göre… Aslında özel mülkiyetin kural olduğu bir toplumda,hukuk adalete karşıdır…Doğal ve sosyal zenginliğin küçük bir azınlık tarafından gasp edildiği, geniş kesimlerin açlığa, yoksulluğa çaresizliğe, sefalete sürüklendiği bir toplumda adalet söyleminin bir kıymet-i harbiyesi olabilir mi? O zaman kimin adaletinden söz edeceksiniz?

Bu vesileyle mülkiyete dair kafa karışıklığının da aşılması gerekir… Birincisi, mülkiyetten söz edildiğinde ‘özel mülkiyet’ kastedilmektedir; ikincisi, bir insanın ve ailesinin yaşamı için gerekli üretim, tüketim ve yaşam araçları “mülkiyet” tanımının dışındadır. Zira, bir arabaya sahip olmakla, o arabayı üreten fabrikaya sahip olmak aynı şey değildir… Mülkiyet başkasının emeğini sömürmeye, başkasının emeğinin ürününe el koymaya imkân veren, üretim ve yaşam araçlarına sahip olmaktır. Bir insanın ihtiyaçlarını mütevazı düzeyde sağlayan üretim ve yaşam araçlarına sahip olmak mülkiyet değildir… Maalesef bu konuda büyük bir kafa karışıklığı söz konusu…

Hiç kimse sadece kendi çabasıyla zengin olamaz… Farz edelim ki, büyük bir sermaye gurubunun son derece yetenekli, çalışkan, işbitiricimilyonerCEO’su (patronu) bir uçak kazası sonucu okyanusa düştü ve şans eseri küçük bir ıssız adaya çıkmayı başardı…Dışarıyla bağ kurması imkânsız iken, kazazedemiz neleri ne kadar yapabilir? Neye ne kadar sahip olabilir? Yaşamını nasıl sürdürebilir? Bir kere günün çoğunu balık, salyangoz, yengeç, vb. avlayarak, ya da yenilebilir bitki ve meyve toplayarak geçirebilir. Taşları veya ağaçları birbirine sürterek ateş yakabilirse, avladıklarını pişirerek yiyebilir. Ağaçlardan ve otlardan baraka yapabilir, belki ağaçlardan küçük bir sal yapabilir. Zamanla bazı bitkileri yetiştirmeyi öğrenebilir. Avlanabilirse, hayvan derisinden veya bitkilerden örtünecek bir şeyler yapabilir. Bir gün adadan kurtulma umuduyla, eşine ve çocuklarına veya sevgilisine hediye edeceği deniz kabukları biriktirebilir… Daha fazlasını yapması pek mümkün olmaz… Denize düşmeden önce istediği hemen her şeye sahip oluyor iken… Demek ki, bir insanın neye, nelere sahip olabileceği, bireysel emek ve yeteneğinden başka şeylere de tabidir… Sadece bireysel başarı sorunu değildir… Emeğin (çalışmanın) hangi koşullarda harcandığına bağlıdır…

Sadede gelirsek, zengin olmanın iki yolu vardır: Üretmek ve yaşamak için gerekli araçlardan mahrum edilmiş, emeğini satmadan yaşamını sürdürümezdurumda olan, işçilerin (proleterlerin) emeğini sömürmek; ya da yasalara uygun olarak veya aykırı şekilde, üretilmiş zenginliğe el koymak… Zengin olmanın başkaca bir yolu yoktur… İşte mafya veya ‘kibarca’ organize suç örgütü grubuna girenler bu yolla servet sahibi olanlardır. Ama bunlar üretilmiş zenginliğe el koyan büyük kitlenin sadece küçük birer parçasıdırlar… Aslında, güya organize suç örgütlerinin üzerine gidilerek, daha doğrusu gidiliyormuş gibi yaparak, büyük hırsızlar korunur…Böylece sömürü düzeni meşrulaştırılır…