Bir seçim oldu ve Tufan Erhürman net bir sonuçla kazandı.
Seçimden birkaç gün sonra, oy pusulalarına vurulan mühürler henüz kurumadan, Rum lider Nikos Hristodulidis damdan düşer gibi yıldırım hızıyla devreye girerek şöyle buyurdu:
- Tufan Erhürman eğer samimi ise gelecek hafta görüşmelere başlayabiliriz.

***
Lâfa bak:

- Eğer samimi ise…
Daha mazbatasını almadan, henüz koltuğuna oturmadan Erhürman’ın samimiyetini sorgulamaya, samimiyetini denemeye, samimiyetinden şüphe ettiğini izhar etmeye yeltendi.
Yahu, beklesene biraz, seçim yorgunluğunu atmasını, biraz nefes almasını beklesene.
Ama hayır.

- Samimiysen haftaya gel, gelmezsen samimi değilsin.
Böyle ferman buyurmakta Rum lider.
Kafa bu, eğer görüşme olacaksa işte bu kafaya muhatap olacak Erhürman.
Yani işi zor, çok zor.

***
Seçim sonrası, yolda-sokakta, çarşıda-pazarda sıradan vatandaşlar seçim sonrasına ilişkin görüşlerimi sordular, ben de onlara sordum ve iki zıt söylemle karşı karşıya kaldım.
Bir vatandaş dedi ki:

- Tufan Bey Kıbrıs işini kısa sürede çözecek ve rahata kavuşacağız.
Ben de ona dedim ki:
- Peşin hüküm vermekten kaçın ve hayâl kurma, çünkü Tufan Bey Kıbrıs işini çözmekte ne kadar istekli olursa olsun, onun çabası yeterli değildir, çözüm tek taraflı iradeyle gelmez, çözüm iki taraflı bir iştir, çözüm dansa benzer, tek kişiyle dans olmaz, Rum zihniyetinde Makarios’tan beri herhangi bir değişiklik olmadığına, bundan sonra da olmayacağına ve Rum siyasi liderlerin tümü de Makarios’un siyasi vasiyetinin izinden gideceklerini her gün açıkladıklarına göre Tufan Bey’in mucize yaratması olası değildir.

***
Bir başka vatandaş ise bana şöyle dedi:
- Erhürman çözümü federasyon maskesine sararak bizi Rum’a teslim edebilir.
Ben de ona şöyle dedim:
- Seçim sonuçlarının mürekkebi henüz kurumadan böyle bir hükme varmanı yanlış bulmaktayım. Tufan Bey’i peşinen mahkûm etmek doğru bir yaklaşım biçimi değildir. Şimdiden kişiliğine güvensizlik belirtmek yerine icraatını beklemek lâzım. Demokrasilerde peşin hüküm olmaz, birini eleştirmek için izleyeceği politikayı ve fiiliyatta ne yapacağını görmek lâzım. Yani beklemek ve görmek lâzım. Bir siyasi lideri, eylemini görmeden hedef almak doğru bir yöntem değildir.
***
Bu ikinci vatandaşa neden böyle dedim?
Çünkü demokrasilerde “100 gün” kuralı vardır, bu kurala göre bir siyasal parti iktidara veya bir siyasi lider belli bir göreve geldiğinde, o iktidar veya siyasi lidere en az 100 günlük bir zaman tanımak gerekir, bu da demektir ki o iktidarın veya siyasi liderin icraatını bekleyecek ve icraatını göreceksiniz, peşinen mahkûm etmek yerine icraatını eleştireceksiniz.
Bu nedenle ben Tufan Bey’e en az 100 gün ve belki de daha uzun bir süre verilmesi görüşündeyim, çünkü az önce de belirttiğim gibi Rum’un kafası Makarios’tan beri değişmedi, değişeceğe de benzemiyor, kafa ayni kafa.
Ve Denktaş’ta olduğu gibi, Talât’ta olduğu gibi, Eroğlu’nda olduğu gibi, Akıncı’da olduğu gibi, Tatar’da olduğu gibi, Tufan Bey’de de kehanet ve mucize yaratma yeteneği bulunmamaktadır. Deyim yerindeyse, uzlaşma demek, çözüm demek, bir tür siyasal nikâh ve evlilik demektir, tek kişiyle ne nikâh olur, ne de evlilik.