Brexit referandumundan sonra İngiltere Birleşik Krallık ani baskın bir seçime gidiyor. Başbakan Theresa May AB den çıkmanın doğru olabileceğini kanıtlamak için bir Mandate daha istedi. Ancak ilk günlerde çok gerilerden başlayan İşçi Partisi, bu seçimin AB de kalıp kalmamakla çok da ilgili olmadığını, önemli olanın İngiltere’nin nasıl refaha kavuşabileceğidir dedi. Sağlık sisteminin Muhafazakarlar tarafından küçültüldüğünü, çalışanlarının maaşlaranın kifayetsizliğini, Eğitim de , bilhassa ihtiyaçlı çocukların burslarının kesilmesi, Yaşlıların, Emeklilerin, Özürlülerin, Bakıma ihtiyaçlıların maaşlarından kesinti yapılmasını eleştirdi.
Bir ara İşçi partisi Lideri Jeremy Corbyn’e hiç kazanma şansı verilmezken, şimdi At başı bir yarışın geçeceği belli olmuş gibi. Jeremy hayatı boyunca hep mazlumun, normal, çalışan işçilerin yanında olmuş, birçok eyleme katılmıştır. Hakiki bir Sosyalist ve Halkını düşünen biridir.
Digger yanda Muhafazakar asil bir aileden gelen Theresa, zenginlerin korunmasında, Bankaların, şirketlerin güvenliklerinin sağlamasında, Onlara siyasi ve mali destek vererek onları ekonomiye kazandıracağının taahütünü veriyor.
İskoçlar ise AB den çıkmayı red ediyorlar…Zaten işte burda, Birleşik Krallıkta ki seçim çetrefilleşiyor. Ankete baktığınız da göreceksiniz ki bu sonuçlarla Muhafazakarlar tek başına Hükümet olamazlar. 15-20 Milletvekili daha çıkarsalar yine zor , Çünkü en az Parlamentonun yarısından bir fazla yani 326 Milletvekiline ihtiyaçları var. Ancak yine de rahat bir Hükümet kuramazlar.
İskoçlarla ortaklık hiç olmaz… Çünkü biri AB den kesin ayrılmak istiyor, diğeri Brexit kararı doğrultusun da çıkacağım diyor. Halbuki 50-54 Milletvekli çıkarması beklenen İskoçya şimdi görünürde anahtar parti…
Işçi partisi ile İskoçların koalisyonu mümkün görülse bile, tabanın itirazları şimdiden başladı.
Koalisyon da diğer küçük partilere ihtiyaç doğarsa ve 3 lü Koalisyon gerçekleşir, İngiltere’nin vay haline. Sterlin ani değer kaybına uğrar. Merkez Bankası ne kadar güçlü olsa da Endüstri güven ister.
SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ RECEP TAYİB ERDOĞAN BEYEFENDİNİN ARZ ETTİĞİ GİBİ YATIRIMCILAR BİR ÜLKE DE EN BAŞTA İSTİKRAR İSTER. İSTİKRARLA BİRLİKTE GÜVEN ve GARANTİ İSTER.
Ne hikmet dir ki gerek Terör konusunda, gerek istikrarlı hükümet konusun da AB ülkeleri ayni çizgiye, ayni anlayışa geliyolar. Hayırlısı olsun…
Kapitalist düzen her zaman işçiye muhtaçtır… Onların emeği ve parası olmadan yaşamaları mümkün değil. Bankalar Halkın mevduatları olmasa , Finansal Hizmetlerini, kullanmasa ayakta kalabilirler mi? Ya Endüstri iş gücü olmadan, üretiği malı satacak pazarı olmadan ayakta kalabilir mi?.
NETİCE KAPİTALİN, İŞ GÜCÜNE, İŞ GÜCÜNÜN KAPİTALE İHTİYACI VARDIR…ÖNEMLİ OLAN HER İKİ KESİMİNİN DE ADİL DENGESİNİ SAĞLAMAK, REFAHINI SAĞLAMAKTIR.
Şimdi Sayın okurlarım kısaca bir İşçi partisinin yükselişine ve 1945 de Sir. Winston Churchill’in savaşı kazanmasına ragmen nasıl seçimleri kaybettiğne bakalım.İlk once 1935 de İşçi partisi lideri seçilen Sir. Clement Atllee’yi tanıyalım.
CLEMENT ATTLEE was born on 2 January 1883. He had a conventional middle-class upbringing, and after going to Oxford University began a career as a barrister. However, he abandoned this to become a social worker in the East End of London, and later joined the Labour Party. He served in the army in World War One.
Attlee rose through the rank and file of the Labour Party which gave him a knowledge of Labour's culture and ethos that others from a similar social background, such as Hugh Dalton and Stafford Cripps, lacked. Attlee became member of parliament for Stepney in 1922 and served as a junior minister in the 1924 and 1929 - 1931 MacDonald governments. He became party leader in 1935. During World War Two, Attlee was a highly successful deputy prime minister in Churchill's coalition government.
Then in 1945, when Labour swept to power in a landslide election victory, his combination of social conscience and staunch patriotism encapsulated Labour's experiment in democratic socialism. This led to the creation of the National Health Service and the nationalisation of coal mining and the steel industry.
. He resigned as leader in 1955 and accepted a peerage. He died on 8 October 1967.
2 Ocak 1883 de doğan Attlee bir Orta halli ailenin çocuğu idi. Oxford Üniversitesinden Hukuk Fakultesinden mezun olduktan sonra Avukatlık yerine Doğu Londra’da sosyal hizmetlerde çalıştı. 1922 de Stepney’den Milletvekili olarak seçildi. 1924-1931 arasında MacDonald’ın Hükümetinde Bakan yardımcısı olarak hizmet etti.1935 de İşçi Partisinin Lideri oldu. II Cihan savaşında Churchillin Koalisyon hükümetinde yardımcı, yedek Başbakanlık görevini yürüttü.
Sayın okurlarım hepiniz gibi ben de nasıl oldu da Churchill gibi karizmatik, VD kahramanı, dünyaca meşhur biri seçimi kaybetti? Aslında cevabı çok basit. II Cihan savaşın da İngiltere çok büyü yara aldı.1961 de ben İngiltere’ye okumaya gittiğimde hala Aldgate, Stepney, Hackney ve Leyton’da savaşın yaralarının sarılmadığını gördüm. İşte Clement Attlee bu ahvalde Stepney de çaresiz, ezilmiş Halkının yanında yer aldı ve onların yaralarına melhem olmaya başladı. Halk onu hakiki bir Vatansever ve yardım sever olduğu için sevdi.
En önemli yaptığı işlerden biri Belediye konutları projesi oldu. İngilterenin ve Birleşik Krallığın her yerinde inşaatlar başladı. Çok cüzi bir kira ile Halkının refahını sağladı. Daha da önemlisi, açlıktan, zebillikten kıvranan İngilizlere NHS ( Milli Sağlık Hizmeti) adı altında herkese bedava sağlık hizmetini hayata geçirdi ve Londra’nın, Birleşik Krallığın her yerine Hastahaneler inşa etti. Ekonominin %33 ünü Devletleştirdi. Demir Çelik, Maden işletmelerini, Demir yollarını hep Devlet kontrolü altına aldı. Çalışanların sosyal haklarını düzenledi. Hala bu gün kim isterseniz olun, O sosyal haklardan her Vadandaş gibi sonuna kadar faydalanabilirsiniz. 6 ay sigortalı çalıştıktan sonra, işsiz kalırsanız işsizlik parası ödenirsiniz. Çalışırken hasta olusunaz, hastalığınız müddetince,hasta parası ödenirsiniz ve yaşlılandığınız da emeklilik maaşı ödenirsiniz. İşte bütün bu nedenlerle Halkın vicdanını ve kalbini fetih eden Attlee 1945 seçimlerini kazandı. 1951 de neden Churchill’ kaybetti diye sorarsanız, nedeni Kapitalistlerin muslukları kapatmasıdır diyebiliriz.
Bir zamanlar böyle bir ülke de yaşamak onur verici idi. Ancak son London Bridge köprüsünde hunharca masum insanların üzerine arabalarnı sürerek onları katleden, bıçaklayan Manyaklar aslında NE MÜSLÜMAN, NE DE İNSANDIR.
Fotoğraf da iki Teröristin cansız bedenleri görülüyor…
Düşünürüm da 27 yıl Ben London Bridge Tren istasyonunda Supervisor olarak çalıştım.Biz günde 800000 sekizyüz binin üzerinde insana hizmet veriyorduk. İşte O nedenle London Bridge köprüsünün kaldırımlarının genişliği istisna olarak 6 yd. Dır.sırf O yoğun yaya trafiğini karşılayabilmek için.
Londra ne hale gelmiş. Bir zamanlar rahat sabahlara kadar yolların da yürürken, şimdi gündüz bile yol da insanlar yürümekten korkuyorlar.
LANET OLSUN BU TİP İNSANLARA. BUNLAR CANAVAR RUHLU SAPIKLARDIR…BAŞKA BİRŞEY DEĞİLLER.
Son Londra’da ki olaylar nekadar seçimleri etkiler bilinmez ama etkileyeceği aşikar. Perşembe gün kü seçimler bize gösterecek.
BEN O 1960-1970 LER DE Kİ LONDRA’YI ÇOK ÖZLEDİM…KEŞKE O GÜNLER GERİ GELEBİLSE…
Seçimler den sonra yine yorum yapma fırsatı bulursak, sizleri bilgilendireceğim. Nedeni artık İngiltere’nin nasıl bir yer olduğunu anlayabilmeniz için. Çünkü orda yaşayan her aileden fertlerimiz var. 1963 de Gasp edilen Cumhuriyetimizin ardından düştüğümüz göç yolları nasıl ailelerimiz parçaladı gerçek yüzünü görmeniz için. Orda yaşayanlara neler oldu, nasıl bir ortam da yaşıyorlar. Yoksa birçoğunuzun zan ettiği gibi herşey güllük gülistanlik mı? Her ev havuzlu bir villa mı? Yoksa kaldığınız oda 3*4 bir karanlık mekan mı?
Sağlıcakla Kalın. Umarım bu sapıkların eli bu Ada’ya da uzanmaz…