KIBRIS MÜZAKERELERİNDE GÖZ ARDI EDİLEN EN ÖNEMLİ KONULARDAN BİRİ…
DAHA HENÜZ KİMSE KAFA YORMAMIŞ. HERHANGİ BİR REJİM ORTAYA KONMAMIŞ DURUM DA…
Müsadenizle izah edeyim.
İlk önce yıllardır önerilen parametrelere bir bakalım. İKİ TOPLUMLU, İKİ BÖLGELİ, SİYASİ EŞİTLİĞE DAYALI, TÜRKİYENİN GARANTİSİ VE GÜVENCESİ ALTINDA YENİDEN KURULACAK BİR KIBRIS CUMHURİYETİ…
Kimilerine göre yeni Cumhuriyet iki devlet arasında kurulacak ve siyasi eşitliği olacak. Kimilerine göre iki devletcik… Aslın da Annan planın da önerilen iki eyalet idi. Biz söylediğimizde O çok bilmiş, Super Demokratlar, hemen üzerimize saldırdı. Yok efendim iki devletmiş, yok iki devletcikmiş saçmalıkları ile. Maalesef Annan planı döneminde Halka yutturdular da… Aradan 13 yıl geçti, insanların gözü açıldı, artık ne AB nin samimiyetine, ne de Rumların sözüne inanmıyorlar. Daha da ötesi KKTC de yaşayan nufus iyice bu topraklara yerleşmiş, kök atmış durumda… Gerçek nufusunu inkar etmek, Öğrenci nufusunu yok saymak, kendi kendini yok saymakla eş değerdir.
Nufusumuz 220 bin olarak tescil edilmiş ise 100 bin den fazla öğrenciye nasıl örneği hastahane hizmeti vereceğiz. 500 binin üzerinde olan nufusumuzun, bu açığı nasıl bütçeden karşılanacak?
Şimdi mevcut durumumuzda bile vatandaşımız olmayan kesime verilen hizmetler bütçelerimizi ziyadesiyle aşmıyor mu? Hiç mi birşey öğrenmedik. Ayni durumun yeni Kıbrıs hükümetinde de yaratılması çok daha büyük kaosa neden olmayacak mı?
Ancak daha da vahimi ‘Sınırlarımız ne olacak’ ? Kalbur gibi delik deşik, her yerden gidip, geline bilen bir rejim en kısa zaman da çöker. Benden uyarması…
Aşağıda size Norther Ireland ( Kuzey İrlanda) örneğini çok kısa anlatacağım. Bizimle bire bir örtüşmese de yaşanan olayların benzerlikleri %90 aynidir.
There’s plenty to worry about if the United Kingdom actually leaves the European Union. But one particularly fraught question is what will happen to the open border between Northern Ireland (part of the UK) and the Republic of Ireland (part of the EU).
Birleşik Krallığın AB üyeliğinden çıkması ile Kuzey İrlanda ile İrlanda Cumhuriyeti arasında ki sınırlara ne olacak korkusudur. İrlanda Cumhuriyeti AB üyesi…
If the UK wants to tightly control immigration — which was the entire point of Brexit — then it may need to restrict its border with the Republic of Ireland, which still allows unlimited migration to and from other EU countries. But doing so could have staggering implications for Northern Ireland, which is still recovering from decades of sectarian tensions and violence.
Şayet İngiltere muhacereti sıkı bir şekilde kontrol etmek isterse, ki Brexit’in temel anlayışı bu nokta da idi. İrlanda Cumhuriyeti hala AB ülkesi, hali hazır da Kuzey le artık bir sınırı yok. Bu durum da Mülteciler ve Muhacirler oraya sınırlı olsa bile gelir ve elini kolunu sallayarak Kuzey İrlanda’ya geçer. Aslında bu şu demek Brexit gerçeklese bile İngiltere yolu AB vatandaşlarına, muhacirlere ve mültecilere İrlanda Cumhuriyeti yolu ile açık…
And yet, incredibly, few politicians gave this issue any attention at all in the lead-up to the Brexit vote. It’s a mess.
Ve hala, inanılmaz ama ancak gerçek, birkaç siyasetçi bu konuya dikkat çekti ve Brexit referandumunun anlamını kaybedeceğini söyledi. Hakiki bir karmaşa keşmekeş diye yorumlanıyor.
How Brexit could make a complete hash of the Irish border
Şöyle kısaca bir Kuzey İrlanda nın tarihçesine bakalım.
Kuzey İrlanda 1920 de İngiltereden Bağımsızlığını kazandı. Yapılan andlaşmaya göre kendi parlamentosunu kurdu ancak Birleşik Krallığın bir parçası olarak kaldı. İrlanda Cumhuriyeti ile olan sınırları yıllarca İngiliz güçleri tarafından kontrol edildi.
Kuzey İrlanda Protestan bir nüfusa sahip olmasına rağmen Katolik nüfus şimdi onlar kadar. 1998 Good Friday ( Kutsal Cumaa) andlaşmasına kadar. Protestanlar ve Katolikler birbirlerini katletti. İngilizler Protestanları desteklerken, İrlanda Cumhuriyeti Katolikleri destekledi.
IRA ( İrlanda Cumhuriyet Askerleri ) terör örgütü İngilizleri Londra’da ve diğer önemli şehirlerde (Protestanları destekledikleri ve Katolikleri hapis ettikleri gerekçesinden dolayı ) bombalamaya başladı… Aslında sorunlar 1170 yılında Leinstein Kralı Dermot MacMurrough İngiltere kralı Henry II yardım istemesiyle başladı. Krallığını zapt eden Turlogh O’Connor İngiliz askerlerinin karşısında mağlup oldu ve MacMurrough Henry II himayesinde bütün servetine kavuştu.
1300 tarihinde Saint Patrick İrlanda’ya Katolik Hristiyanlığı yaydı. Bir köle olarak İrlanda’ya getirilen St. Patrick, kölelikten kaçtı ve Fransa’ya gitti. Orda Hristiyanlık ile tanıştı geri döndü ve İrlanda’da Katolik Hristiyanlığı yaydı. Taa ki Henry VIII 1541 de Papa ile kaç defa evlenebileceği konusunda uyuşmazlığa girince Protetan mezhebini kurdu. İrlanda nın da bu mezhebe katıması için büyük mücadele verdi. Ancak ölümünden sonra ne Elizabeth I ne diğerleri İrlanda da Protestanlığın istenilen ölçüde yayamadılar. Oraya atanan İngiliz baronları bile bir süre sonra kendilerini, İngiliz değil İrish ve Katolik olarak tanımladılar.
Elizabeth I in sevgilisi olan Duke of Essex bile Katolik oldu.
Irish tarihi çok ilginç bir tarihdir. Ayni ülkede yaşayan fakat ayrı Hristiyan mezheplere sahip olan bu insanlar yıllarca mezheb kavgaları yüzünden binlerce insanlarını kaybetmişlerdir. Ancak hala akıllanmadılar...
Ben IRA terör saldırılarında ki günleri bire bir yaşadım. Kaç defa çalıştığım Charing Cross ve London Bridge Tren istasyonlarına 1970-1998 yılları arasında bomba ihbarı aldığımızı inanın unuttum. En azından bomba ihbarları veriliyordu. İstasyonlar, yollar kapatılır, masum insanların ölmemesi için Polis süratle önlem alırdı.
Şimdiler de İŞİD’in masum insanlara karşı yaptığı hunharca katliamların hiçbir insani gerekçesi yoktur ve olamaz. Bu örgütün kaygan yapısından dolayı, ne zaman, nerde ve nasıl bir eylem yapacağı bilinmez. Londra’da yaşayan bütün aile bireylerim ve arkadaşlarım, istisnasız bu durumdan rahatsızlar. Daha da vahimi bu vahşetin islama mal edilmeye çalışılması…
Bu mübarek Ramazan’da bile böylesine gerçekleştirilen sapık eylemlerin, İslam ile hiç alakası yoktur ve olamaz.
KURAN’DA GAYET AÇIK AYET VARDIR…( İNSAN ÖLDÜREN DOĞRUDAN CEHENNEMLİKTİR) diye. Haa siz bunu çarptırıp, düşmana karşı cihat diye nitelendirir ve zayıf inanışlı beyinleri yıkayıp, onları bu tip eylemlere teşvik eder, onlara Cenneti vaad ederseniz ve onlar da inanırlar bu tür eylemleri yaparlar, onları teşvik ve tahrik edenler asıl Cehennemlik olanlardır.
Şimdi Kıbrısla ne alaka diye sorabilirsiniz? Söyleyim … Güney AB üyesi biz değiliz. Bir çok az muhtemel de olsa Çözüm sonucu sınırlar açılacak… kalbur deliği gibi her yerden her zaman insanlar geçecek… yani Kuzey Kıbrısa gelen herkes elini kolunu sallayarak Güney’e geçebilecek… O zaman nasıl bir rejimin uygulanacağı ve bizlerin sosyal, ekonomik ve iktisadi olarak zarar görmeyeceğimizin bir rejimin hayata geçirilmesi söz konusu olacak… Bence asıl Kıbrıs konusunun temel noktalarından biri budur.
Biz, Rumlara ve Dünya ya bakın kardeşim bizi 1964 beri ambargolar altın da 11 yıl gayri insani bir idarenin eline bıraktınız, mallarımız, mülklerimiz elimizden alındı, insanlarımız BM askerlerinin gözleri önünde esir edildi yüzlerce insanımız katledildi. Bu gerçekler ışığında bizim 43 yıldan beri ambargolar altında bin bir zorluklarla teşekkül ettiğimiz Ekonomimiz kesinlikle hiçbir şekilde zarar görmemeli.
BU ŞU DEMEKTİR ÜNİVERSİTELERDE Kİ ÖĞRENCİLERİMİZ, TARIMDA, İNŞAATLARDA ÇALIŞAN İŞÇİLERİMİZ KUZEY KIBRISA ŞİMDİ Kİ GİBİ SERBEST GELEBİLMELİ. GÜNEYE SERBEST DOLAŞIM ENGELLENMEMELİ. ANCAK AB VATANDAŞLIĞI ve/veya DİĞER AB ülkelerine gidişleri AB kuralları çerçevesinde değerlendirilmeli.
Aslında İrlanda’da andlaşmasında çok daha önemli bir konu var. O da şudur… İrlanda Cumhuriyeti vatandaşları, Kuzey İrlanda’da toprak alamaz.
Kısacası AB nin 4 özgürlük dediği taşınmaz mal alma kuralı bur da uygulanmaz. Ancak AB vatandaşları alabilir…
Peki biz de ne olacak diye sorsak, acaba ayıp mı olur. Söylentilere göre, aman efendim Rahmetli R.R. Denktaş Bey % 29+ kabul etmiş da biz şimdi niye kabul etmiyoruz diye söylemler var. Sağlığında Ona her çeşit hakareti mübah görenler, şimdi onun kararlarına mı sahip çıkıyorlar? Denktaş Bey O zamanlar sırf bir Çözüm olsun diye iyi niyetle kabul etmiş olabilir. Ancak köprülerin altından o kadar su geçti ki, bizim böyle bir öneriyi kabul etmemiz sosyal, ekonomik ve iktisadi intihardır. 220 bie küçültülmesi istenen ekonomimiz % 60 olanaklarını kaybetmekle karşı karşıya kalacak, ayrıca %29+ ya Evet dense bile aramıza bazı çevrelere göre 60 bin bazılarına göre 100 bin Rum yerleştirilecek ve bunun adına Barış ve Çözüm denecek…
Şayet siz İrlanda gibi Türk malları konusunda yasak getirmez iseniz ve 1960 da ki gibi %33+ mal varlığımız korunmaz ise Kıbrıs Türk Halkının böyle kağıt üzerinde sırf Rumları memnun etmek için hazırlanan referandum metnine kesinlikle HAYIR DER.
ASLINDA NEDENİ ÇOK BASİT RUMLAR, KUZEYE GELİP TAŞINMAZ MALLARINA YERLEŞECEKLER AMA TÜRKLERİN GÜNEY DE Kİ MALLARINA YALNIZ TAZMİNAT ÖDENECEK. ÇÜNKÜ GÜVENLİK NEDENİ İLE GİDEN ZATEN YOK. ZAMANLA RUMLAR HEM KUZEYDE HEM GÜNEYDE İSTEDİKLERİ ÇOĞUNLUĞU ELDE EDECEKLER, MALA MÜLKE SAHİP OLACAKLAR ve TÜRKİYE MAAZALLAH ELİNİ KIBRIS’DAN ÇEKTİRDİLİRSE BİZİ TEZ ZAMANDA BU ADA’DAN KOVARLAR.
Sayın okurlarım benim amacım kimseyi korkutmak değil, olabilecek bir andlaşmanın bizler açısından dünya örnekleri ile karşılaştırılarak en iyi sağlam temellere dayalı bir düzenin olması gerektiğini hatırlatmaktır. Çok kritik günlerden geçiyoruz. Halkımızın bilinçlendirilmesi, her olasılıktan haberdar edilmesi, medyanın ve tüm ilgililerin görevidir. İnşallah yakın da bir aydınlatma toplantısı yapılır ve KKTC halkı ile paylaşılır.
Hepiniz esen Kalın.