Televizyonda izlediğime göre CTP’nin son kurultayında sallanan şöyle bir afiş vardı:
- Kıbrıs’ta barış engellenemez.
İtirazımız yok, doğal ve güzel bir lâf, güzel bir talep.
Tabii ki bu slogan yeni değil, yaklaşık 50 yıldan beri aşinasıyız.
Salonlarda afişe edilmekte, meydanlarda haykırılmaktadır.
Ne var ki bu sloganın bir eksiği var.
Afişe ediyorlar, haykırıyorlar, ama altını doldurmuyorlar.
Doldurmadıkları için de boş bir söylem, bir lâf-ı güzaf olarak kalmakta.
***
Slogan sahiplerinin bunun altını da doldurmaları gerek, oysa sadece “Kıbrıs’ta barış engellenemez” diyorlar ve orada duruyorlar. Halbuki Kıbrıs’ta barış Türk-Rum ikili müzakerelerinin başladığı 1968’den, yani 57 yıldan beri engellenmektedir.
Kim engelliyor, slogan sahipleri bunu dile getirmekten kaçınıyor.
Kaçındıkça da çok sevdikleri sloganları havada kalıyor.
***
Denktaş denedi olmadı, Talât denedi olmadı, Eroğlu denedi olmadı, Akıncı denedi olmadı,
Tatar denedi olmadı, yani Kıbrıs’ta barış engellendi.
Kimin engellediği de apaçık ortada.
Yalnız Denktaş değil, yalnız Eroğlu değil, yalnız Tatar değil, Denktaş’la aynı çizgide olmadıklarını söyleyen Talât ve Akıncı da Kıbrıs’ta barışın engellenmesine engel olamadılar.
Demek ki engelin Rum’dan geldiği apaçık.
Salonlarda, meydanlarda Kıbrıs’ta barışın engellenemeyeceğini haykıranlar neden bu gerçeği de haykırmıyor, suspus oluyorlar, hayret doğrusu.
***
Oysa CTP camiasına bu noktada kılavuz konumunda olan bir de liderleri var.
O lider Mehmet Ali Talât’tır.
Çok kez yazdım, slogan sahiplerine bir kez daha hatırlatayım.
Talât muhalefet yıllarında “Denktaş olmasa biz Kıbrıs işini 3 ayda çözeriz” diyordu.
Sonra Denktaş’ı takiben cumhurbaşkanı oldu.
Rum’la 5 yıl müzakere yaptı, 5 yılın içinde 20 tane 3 ay var, buna rağmen o engellenemez dedikleri barışın engellendiğini bizzat yaşadı, bunun nedenini de açıkça şu şekilde dile getirdi:
- Napayım be gardaş, Rum barış istemiyor, ip alıp da asayım mı kendimi Sarayönü’nde?
Demek ki Kıbrıs’ta barışı kimin engellediği ortada.
Barışın engellenemeyeceğini haykıranlar bu sloganın altını neden doldurmuyor, neden çözümsüzlüğün Rum’dan kaynaklandığını da haykırmıyorlar?
Kusurun kusurlu Rum’dan kaynaklandığını dillendirmekten niçin çekiniyor, niçin utanır gibi davranıyorlar?
***
Kıbrıs’ta barışın engellenmesinin başlıca müsebbiplerinden biri de CTP için “kardeş parti” sayılan AKEL’dir. Unutulmasın ki Talât’ın cumhurbaşkanlığı döneminin en az 2 yılı Hristofyas ile müzakere masasına oturularak geçirilmiştir ve AKEL Talât’a rağmen barışı engellemiştir. Sonra AKEL bir de “yes be annem” döneminde CTP’yi siyaseten kazıklamıştır, çünkü Hristofyas Talât’a önce referandumda evet diyeceklerini söylemiş, ancak son anda sözünden dönmüştür. Talât da bilâhare hem AKEL hem Batı emperyalizmi tarafından aldatıldığını itiraf etmek zorunda kalmıştır.
***
Dolayısıyla “Kıbrıs’ta barış engellenemez” sloganının sahipleri bunun altını doldurmak için hem çözümsüzlüğün Türk’ten değil Rum’dan kaynaklandığını, hem de bu noktada AKEL’in büyük bir günahkâr olduğunu haykırmak zorundadırlar, aksi takdirde çok sevdikleri bu sloganın ancak bir palavra kadar kıymet-ül kurabiyesi olur.
“Kıbrıs’ta Barış Engellenemez”
Fuat Veziroğlu
Yorumlar