Soru nedir diye sorsam.
Nerelisin sorusuna, Akaça’lıyım, Mağusa’lıyım, Kıbrıs’lıyım diye yanıtlar verilebilir ve her biri de doğru olur.
Arkasından kimlerdensin, kimsin sorusu gelir ki, ‘ Tellioğlu’larından, Hristofyas’lardan, Bush’lardan diye cevaplandırılır.
Soran dilerse milletini de sorabilir.
Türk, Kürt, Rus, Alman diyedir bu sorunun yanıtı, elbette ki, İspanyol olan biri kalkıp da Alman’ım demeyecektir.
Entellikte ve uyduruk hümanizma da sınır tanımayan bireyseniz Alman, Rus, Japon, Türk, Kürt diye birşey yoktur, Trump da Bush da insandır diye ukalalık edebilir, keyfinin kâhyası yok.
Yok ama keyfiniz Rus’u Amerikan yapamaycağı gibi, Katalan’ları Bask, Türkleri Alman Makarios’u da Cyprian yapamaz, denerseniz mezarından seslenir size, Helen’im ben diye.
Soru önemlidir ve cevabı da soru kadar önemlidir en az.
Asgari ücretle gün çalışıp gün karın doyurabilen insana, niye BMW 6 almıyorsun diye bir soru sorulmaz, sorulmamaldır.
Birkaç tane BMW 6 almış olan, yatı, katı hanı hamamı olanlara da, değirmenin suyu nerden geliyor, nerden buldun diye sormak şarttır, insan olabilmenin şartı.
Sormaktan açtık ya konuyu.
Soruya hazırlıksız yakalanmak vardır bir de ve soruyu çanak soruyu olarak önermek.
Papa fi tarihinde ABD Başkanı’nın davetlisi olarak New York’a gitmiş, uçağın kapısında onlarca gazeteci soru yağmuruna tutmuşlar Papa’yı, muhabirlerden biri , New York genel evini ziyaret edecek misiniz diye sorunca, hazırlıksız yakalanan Papa, New York’da genel ev var mı ki, diye cevap vermiş.
Ertesi gün New York Times gazetesinde manşet, PAPA ‘nın İLK SORUSU NEW YORK da GENEL EV VAR MI, diye olmuş.
Papa olur da New York’ a giderseniz aman dikkat, böyle soru olur mu., Olmaz diye bir yanıt hep aklınızda olsun.
Ha soruyu, çanak soru olarak siz tezgahlamışsanız, onu bilmem, bilemem.