Geçen de bir arkadaşımla sohbet ediyordum. ( Ne olacak bu Halkın hali ) diye. Yanımıza bir genç yanaştı. Davetsiz misafir edasında
-Goncolozlar gitmez ise bu ülkede hiçbirşey olmaz- dedi. Hayret ettik...
Goncolozlar kim ? dedik.
(Acı acı gülümsedi… İşte bu her devrin, her mevsimin adamları. Her seçim de ilk sıralarda olanlar, bu çarpık düzende seçilenler ve Milletvekilliğini meslek edilenler…Hiç iş yapmadan 7-8 milyar maaş alan Müşavirler…
Ben Üniversite mezunuyum, Master’im de var. İş yok diyorlar...Lise mezunu arkadaşlarım 7 yıl once Polis oldu. Şimdi 7 yıllık memur. Ben, daha iyi bir gelecek için, okumayı tercih ettim. Bana tek önerilen iş Belediye de çöpçülük... Ciddi ciddi düşünüyorum. Haçana bir Annem den, Babam dan harçlık alacağım?).
Belli ki Genç hakkaten stress için de idi. Haklı söylemler karşısında sustuk kaldık. Söylenecek bir laf yoktu ki… Ne söyleyebilirdik. Memleketin hali bu…
Haklısın evladım biz ne yapabiliriz ki ?
Sizin birşey yapmanıza gerek yok Hocam dedi. Biz yapacağız… Bu Goncolozlardan kurtulacağız.
Demek ki bu genç beni tanıyordu. Ben onu tanımasamda hürmet de hiç kusur etmedi. İşte ben de onun bu acı hıçkırığını bu muteber gazetenin sayfaların da dile getirmek istedim. Belki Goncolozlar duyar diye… Nafile bir istek ama, yine de yazdım.
ACI İTİRAF…
Erken seçim çanları çalıyor… Peki bu seçim ne olacak ? Benim acizane görüşüm, bu denenmiş, eski Milletvekilleri artık seçilemiyecek. Yozlaştırdıkları bu sistem onları tam anlamıyle dışlayacak. Ayni Milletvekilleri ile ayni yıpranmış démodé kadrolarla Halkın önüne çıkan partiler, büyük bir hüsran yaşayacak… Biz de bir deyim var. Artık insanların gözü açıldı…Gençleşmeyen partiler, değerli kadınlarımıza kadroların da yer vermeyenler dışlanacak.
EN İYİ EN TEMİZ DENEYİMLİ GENÇ KADROLARLA HALKIN ÖNÜNE ÇIKAN PARTİLER KAZANACAK…ÇOK BÜYÜK BİR İHTİMALLE YİNE KOALİSYON OLUR… AMA BU TEMİZ ELLER KOALİSYONU OLUR.
Sağlık sisteminde ki uygulamalar, hala bir randevu sisiteminin Halkımızı rahatlatacak şekilde düzenlenememesi. Aile Doktoru sistemine geçilmemesi, Hasthanelermizin çok yoğun hizmet vermesi karşılığında hala Doktor eksikliği, Hemşire eksikliği, Cihaz eksikliği, İlaç yokluğu ve Denetimsizlik. Özel ve Resmi Devlet hastahanelerin de ki kifayetsiz denetimsizlik Halkın canını yakıyor.
Bu gün İnternet’e Ahmet Tolgay Beyefendinin akatardığı bir yazıyı konu ile ilgili olarak sizinle paylaşmak istedim…
(BİZ ADAM OLMAYIZ: Bir okurumdan gelen mektuptur: "Ahmet bey günaydın,rica etsem sıcağı sıcağına sayfanda yayınlar mısın. Bugün sabah kan tahlili için erken Gazi Mağusa devlet hastanesine gittim... Sıra numarasını aldım sonra beklemeye başladım, saat 7.50 civarı teşrif edip tahlil odasını açtılar
Zaman geçmesine rağmen sıra ilerlemiyordu. Biz de sebebini sorduk. Kapıdaki görevli kayıt işlemi yapan memurlar izinliymiş onun için sadece 1 tane memur var sıra ondan yavaş ilerliyor dedi. Soruyorum aynı anda bütün memurlara izini neden ve nasıl veriyorlar ki? Vatandaşın günahı ne?"
Ne demişti Aziz Nesin? Dilediğin kadar eleştir, dilediğin kadar çare göster yine de biz adam olmayız!.. )
Ayni durumu her hastahane de yaşamıyormuyuz. İşsiz Üniversite mezunlarımız işsiz gezerken, Siyasi rozeti ile memur statüsünde iş alan, Bilgisayar kullanımının K sinden bile bi haber insanlar sözde hizmet veriyorlar. Bu tiplerin performansını denetleyen kim diye sorsak acaba ayıp mı olur.
Kime mi soralım ? O hem kliniği olan, hem de Milletvekili olanlara mı ? Hastahane de çalışırken ikinci iş yapanlara mı? Yalnız Doktorlar değil, Devlet de çalışan öğretmenler, memurlar vs. de ikinci iş yapmıyorlar mı? Anayasa da ki yasak kapsamına onlar da girmiyor mu?
Peki bazı kesimler iki iş yaparken, bu İŞSİZ GENÇLERİMİZİN SUÇU NE?
DOKTORLARIMIZA HAK ETTİKLERİ İTİBARLARI VE DENEYİMLERİ İLE MÜTENASİB BİR MAAŞ VERİLMEZ İSE BU ÇARPIK DÜZEN DEVAM EDER GİDER. ANCAK YENİ BİR HÜKÜMET DERHAL VE BEHEMEHAL DOKTORLARIN ve DİĞER MAĞDURİYET YAŞAYAN KESİMLERİN MAAŞLARINI DÜZENLEYECEK BİR YASA GEÇİRİP BÜTÇELERİNİ AYIRMAK MECBURİYETİNDEDİR.
BİLMEM HATIRLARMISINIZ… Salih Coşar Bey Maliye Bakanı idi. KDV tartışmaları devam ederken yine bu muteber gazete de yazmıştım. Satılan her emtia nın, malın ve hizmetin satıcı faturasını vermekle yükümlü olsun diye. Salih bey, sağ olsun önerim doğrultusunda KDV iade sistemini getirdi. Maalesef herkesi kapsamadı… Yalnız her ne hikmetse memurları kapsamıştı. Onlar yaptıkları alış verişlerden aldıkları faturaları tanzim edip Maliye ye ibraz edince bir kısım geri ödeme alıyorlardı. Her iş yeri artık fatura vermek mecburiyetinde idi.
Tabii ki bu bir KENDİNİ KENDİNİ DENETLEYEN BİR MEKANIZMA ve ADİL BİR VERGİ SİSTEMİ OLUŞTURMUŞTU… NEDEN İPTAL EDİLDİ BİLİNMEZ… BÜTÜN AVRUPA BU SİSİTEMİ KULLANIYOR… TABİİ CANIM BİZ ÇOK AKILLIYIZ YA, KENDİMİZ DENETİM YAPAMIYORUZ ve da KENDİNİ KENDİNİ DENETLEYEN SİSTEMLERİDE İSTEMİYORUZ…
VERGİSİNİ TOPLAYAMAYAN MALİYE , ADİL BİR SİSTEM KURMAKTAN ACİZ İSE, HİÇBİR ZAMAN HALKA HAK ETTİĞİ HİZMETİ VEREMEZ, BÜTÇESİNİ AYARLAYAMAZ.
Öylesine kendi yaratığımız vahim sorunlar var ki, oturduğumuz dalı kesiyoruz…
Birincisi Ada’da ki Su sorunu hala çözmüş değiliz. Türkiyemizin Dünya da bir ilk olan SU projesini bile itibarsızlaştırmak için bazı çevreler elinden geleni yapmadı mı? Hani onlar Su dağıtımını kendileri üstlenecek idi. Nerde hala birçok bölgeler temiz içme suyu elde edemedi, ama faturalarda hep yansıyor. Tarım alanlarına verilecek suya ne oldu? Cevap yok… Hep sus pus oldular. Hala çözüm olsun da herşey düzelir diyebilecek kadar şekilsiz, kaygan tipler var. Ne demek istediklerini pek anlamak mümkün değil… Ne demek yani ( Türkiyenin malını Rum’a teslim edeceksiniz ve size SU vermesini bekliyeceksiniz) bu mu yani? Benim nesil çok iyi hatırlar TÜRKLERE KUYU ÇIKARMA İZNİ dahi 1960-1974 yılları arasında verilmezdi bile. Hatırlatmakta yarar var sanıyorum.
İkincisi hala çözülemeyen Elektrik enerji sorunları.
Her gün devamlı habersiz kesintiler… Güya normalmiş gibi. Halkı öylesine alıştırmışlar ki, artık tepki bile koyan yok. Siz hiç mi İngiltere’ye, Fransa’ya, Almanya’ya gitmediniz mi ? Ne zaman orda elektriğin kesildiğini gördünüz? Bir de AB üyesi olacağım diyorsunuz. Ben de size ( Siz aklınızı peynir ekmekle yediniz diyorum).
Deniz altından fibre-optik sistemle Türkiye’de ki Grite bağlanırsak, ne kesinti kalır, ne de aşırı fatura ödemeleri kalır. Ama siz mevcut rahatınızı bozmak istemiyorsunuz. Bir fatura ödemeye gidersiniz. Dairenin önünde bir kalabalık, sigara kahve içer, cep telefonları ile oynar. Yarım saat sonra geçersiniz yine ayni terane… Gayri ihtiyarı kendi kendinize soruyorsunuz ( Bu adamlar ne iş yapıyor) diye. Bu iş yerlerinde Halka verilen hizmetin performansını ölçen var mı? İş veren acaba bunların performanslarından memnun mu? Halk cebinden çıkan paranın karşılığını alıyor mu? KIBTEK’in acilen hal etmesi gereken sorunların başında performans ve verimlilik geliyor diye düşünüyorum.
Bir emektar Elektirikci ile konuşuyorduk ( Aman Hocam, kimseye bir şey söyleyemezsiniz, her birinin arkasında bir veya birkaç torpil var) .
İŞTE KAMU HİZMETLERİNDE Kİ HAZİN DURUM. NASIL HALK HİZMET BEKLESİN ŞİMDİLER DE ÖYLE LAKAYITLAR Kİ İŞ SAATLERİNDE ELLERİNDEN CEP TELEFONU DÜŞMÜYOR…
Daha yazacak çok şey var da, keşke olmasaydı diye düşünüyorum. KKTC yi bu hale getiren basiretsiz Meclisler dir. Alınmayan kararlar, çıkarılmayan yasalar, uygulanmayan denetimler, Meclise dahi gitme tenezzülünde bulunmayan Milletvekilleri, bir de tabii bunu fırsat bilen ve KKTC ye TÜRKİYE’ye hergün saldırıya geçen ve Demokrasinin arkasına saklanan kesimler.
Aslında Kahraman Türk askerinin, Kıbrıs Türk Mücahidinin kanları canları pahasına bize hibe ettiği bu Cennet VATAN bu kadar Lakayıt bir şekilde idare edilmelimiydi. Bence Hayır.
O zaman gençliğin sizlerin bazılarını Goncoloz diye tanımlamalarına hiç şaşmayın. Bu seçim çok başka bir seçim olacağa benziyor. HADİ HAYIRLISI.